27 Eylül 2007 Perşembe

SEZEN AKSU

Biyografisi

13 Temmuz 1954 yılında Denizli Sarayköy'de doğdu. Anne ve babası öğretmendi. Üç yaşında İzmir'e taşındılar. Büyüme çağında sanatın bütün dallarına ilgi duyan Sezen, resim, tiyatro, dans dersleri alırken, yüksek öğrenim için Ziraat Fakültesi'ni seçti. Aynı yıllarda İzmir radyosu sanatçılarının dersler verdiği İzmir Radyosu Sanatçılar Derneğine girdi ve dört yıl aralıksız, iki yıl aralıklı altı yıl süreyle Türk Sanat Müziği eğitimi aldı. Ziraat fakültesindeki öğrenimini yarıda bıraktı. Profesyonel olarak müzikle ilgilenmeye başladı. İlk 45'liği Haydi Şansım/ Gel Bana 1975 yılında çıktı. Aynı yıl içerisinde Yaşanmamış Yıllar/ Kusura Bakma isimli ikinci 45'lik plağı yayınlandı. Sezen Aksu bir dergiye verdiği röportajda, iki plağını amatör bulduğunu ve gerçek çıkışını üçüncü plağı Olmaz Olsun/ Vurdumduymaz ile yapacağını söyledi, dediği gibi de oldu. Olmaz Olsun/ Vurdumduymaz, 1976 yılının müzik listelerinde uzun süre bir numaradaki yerini korudu. Yorumculuğu kadar besteci ve söz yazarı kimlikleriyle dikkatleri üzerinde toplayan Sezen Aksu'nun 1976'da çıkan diğer 45'likleri Kaç Yıl Geçti Aradan ve Kaybolan Yıllar oldu.

1978'de Hurşid Yenigün'ün iki bestesine söz yazan sanatçı, Gölge Etme/ Aşk isimli 45'liğini piyasaya sundu. Artık Sezen Aksu'nun müzik listelerinde haftalarca bir numarada kalması kimseyi şaşırtmıyordu. Yine bu yıl içerisinde, şu anda piyasada bulunan en eski Sezen Aksu yapıtı olma özelliğini koruyan Serçe kaseti piyasaya çıktı. Bir yıl sonra 'Serçe'yi Ağlamak Güzeldir izledi. İlk kez 1979'da sinema oyunculuğu denedi.

1982'nin ilk haftası Şan Müzikholü'nde Sezen Aksu Aile Gazinosu adlı müzikali sahneledi. Müzikalde yedi ayrı tipi canlandıran sanatçı, Adile Naşit, Şener Şen, Ayşen Gruda, Altan Erbulak gibi usta tiyatro oyuncuları ile aynı sahneyi paylaştı. 1984 yılında yayınlanan Sen Ağlama çalışması, TRT denetiminden ancak bir sonra geçtiğinde şarkıları geniş kitlelere ulaştı. Bu sırada Minik Serçe, oyunculuk yeteneğiyle de ön plandaydı. 1986'da sahnelenen Bin Yıl Önce Bin Yıl Sonra müzikalinde oynadı. Aynı yıl çıkan Git albümü piyasaya çıkar çıkmaz büyük bir ilgi gördü ve albümün hemen hemen bütün şarkıları hit oldu. Daha sonra yayınlanan Sezen Aksu 88 isimli çalışmasını Sezen Aksu Söylüyor takip etti. 1991 yılında Gülümse de, diğer albümleri gibi büyük ilgi uyandırdı. Hatta albümdeki şarkılardan Hadi Bakalımın single'ı Avrupa'da yayınlandığında, klibi olmamasına rağmen iyi bir satış grafiği yakaladı.

Sezen Aksu, yoluna müzikalite açısından kusursuz albümler yapmak üzere devam etti. Deli Kızın Türküsü (1993) farklı tarzdaki Sezen Aksu albümlerinin ilki oldu. Küçüğüm, Masum Değiliz, Kalbim Ege'de Kaldı gibi şarkılar bu çalışmada yer aldı.

Çoğunlukla aşkı anlatan şarkılar yazan, besteleyen ve söyleyen Sezen Aksu, özellikle Işık Doğudan Yükselir (1995) isimli albümüyle müziğindeki farklılaşmayı sürdürdü. Sanatçı bu kez Anadolu'nun dört bir yanındaki ezgilerle kendi müziğini sentezledi.

1996 yılında vefat eden Onno Tunç'a ithafen, aynı yılın yaz ayında Düş Bahçeleri'ni çıkardı. Bu albümde, altı yıl süresince vokalistlerine albümleri için verdiği şarkılarını yeniden yorumladı.

1997'de Goran Bregoviç ile birlikte çalıştığı ve Balkan ritminde şarkılardan oluşan Düğün ve Cenaze yayınlandı. Farklılaşan müzikal çizgisine karşılık eski Sezen şarkıları isteyen hayranlarını kırmayarak 1998'de Adı Bende Saklı isimli albümünü yaptı. Sanatçının en son yayınlanan çalışması ise Deliveren oldu.

Bugüne kadar 16 albüm ve 500'den fazla şarkı yapan Minik Serçe ve 'Ana Kraliçe gibi unvanlara sahip sanatçı, Türk pop müziğinin en güçlü seslerinden biri. Ayrıca, bir zamanlar vokalistliğini yapan Aşkın Nur Yengi, Harun Kolçak, Levent Yüksel, Sertab Erener gibi isimleri de pop müziğimize kazandırdı.Minik Serçe lakabını Sezen Aksu'ya rahmetli gazeteci Yavuz Gökmen takmıştır.

Kaynak. Wikipedia

25 Eylül 2007 Salı

Erkekte Aradığı Özellikler

İŞTE TUĞBA EKİNCİ'NİN HAYATINA GİRECEK ERKEKTE ARADIĞI ÖZELLİKLER

ÖNCE BEYNİME
Hayatıma girecek erkek önce beynime sonra ruhuma hitap etmeli

ZEKİ OLMALI
Zekası en az benim kadar ileri düzeyde olmalı.

TEMİZ OLMALI
Temiz olmalı, dişleri parlamalı.

KISKANÇLIK YAPMAMALI
Mesleğimle ilgili kıskançlık yapmamalı.

KARİYERİ OLMALI
Kariyer sahibi, işini bilen biri olmalı.

YATAKTA MUTLU ETMELİ
Beni yatakta mutlu etmeli.

HALA YALNIZIM
Tuğba Ekinci, bu kriterlere uygun erkek bulamadığı için yalnız olduğunu söyledi.

22 Eylül 2007 Cumartesi

Mongolar

Mongolar: (hayvan ansiklopesidinden)
Uzun vücutlu, uzunca ve tüylü kuyruklu ve gelinciğe benzer bir hayvan olan «mongo», yılan avcısı olarak ün salmıştır. Ev kedisinden büyük olmamasına rağmen, 2 metrelik bir düşmana saldırmaktan çekinmez. Sürüngenlere durup dururken saldırmazsa da, aç olması derhal saldırıya geçmesine yeter. Zehirli yılanların pek bol olduğu Güney Asya ile Afrika'da en yaygın etoburlar arasındadır.
Yaşını almış tecrübeli bir mongo, bir kobra yılanım pek çabuk öldürür. Usta bir boksör gibi öldürücü yılanı saldırıya geçmeye kışkırtır, fakat keskin refleksleri sayesinde derhal yana atıldığından, yılanm hamlesi boşa gider. Mongo, dövüşürken vücuduyla kuyruğunun sert kıllarını dikleştirdiği için, olduğundan iri gözükür. Yılanı yanıltmasının sebeplerinden biri de belki budur.
Sürüngen, hamlelerinin sonunda uzunlamasına yere çöktüğü vakit, monga saldırıya geçerek dişlerini düşmanının başının arkasına saplamaya çalışır. Sonunda öldürücü yarayı açar ve yılanı başından başlayarak zehir bezleriyle birlikte yer. Tıka basa doyduğu vakit, uyumak için yere yatar. Uyanınca da ziyafete devam eder.
Mongo'nun bazen yenildiği de olur. Tropikal ülke yerlileri, zehirli yılan tarafından ışınlan mongo'nun, ormana daldığını ve bazı kökleri panzehir olarak yediğini söylerler. Bu gibi hikâyeler gerçeğe dayanmaz.
Mongo, yılan tarafından ısırılmamak için gayet dikkatli davranır. Çünkü tecrübe edilmiştir, Yılan zehiri şırıngası yapılan mongo mutlaka ölür.
Bununla beraber mongo'dan mongo'ya fark vardır, bu hayvanlardan bazıları ise zehirli bir yılanın ısırığına başka hayvanlardan daha kolay dayanabilirler. İri bir kobra yılanı ile bir mongo arasındaki savaşta mongo'nun kobra tarafından defalarla ısırılmakla beraber bundan rahatsız olmadığı dikkati çekmişti Anlaşılan, mongo yılan yiye yiye bu sürüngenin zehirine bir dereceye kadar alışabilmiştir.
Mongo kendisi kadar iri veya daha ufak herhangi bir hayvanı öldürebilir. Sürüngenlerden başka, kuşlar, böcekler, fareler ve benzeri hayvanlarla beslenir. Gündüzleri gecelerden daha hareketli olup, özellikle sabahın erken saatlerinde ve aksam geç vakitlerde avlanır. Fakat öğle sıcağında ve gecenin herhangi bir saatinde de pekâlâ ortalıkta gözükebilir.
Bu hayvanın davranışları ilgi çekicidir. Arada durup kırmızı gözleriyle etrafına bakınır, ya da basın bir yana eğerek bir ayağını kaldırarak etrafı dinler. Bir avın üzerine atılmaya veya kaçmaya daima hazır vaziyettedir. Bir köseye kıstırılınca ağaca da tırmanabilir. Fakat uzun pençeleri dik ağaçlara tırmanmaktan çok, toprağı kazmaya elverişlidir.
Mongo tabiatı bakımından vahşî ise de terbiye edilebilir. Yavru iken yakalanıp beslenirse, kendini elletir ve binaları farelerden, temizlemek suretiyle insanlara hizmet eder. Bazen kendiliğinden evlere girerek aillenin bir üyesi olur. Köpeklerle ve kedilerle iyi geçinirse de, kümes hayvaniarını öldürmemesi gerektiğini bir türlü öğrenemez.
Mongo'lar, misk kedileriyle jenetlere benzerlerse de tırnaklan kedininkiler gibi içeriye sekilemez. Uzunca ve tüylü bir kuyrukları, sivri bir yüzleri ve başın yanlarında yuvarlakça kulakları vardır. Koku salgılayan bezleri yoktur. Kürkleri genel olarak kır bir kahverengi veya siyahtır.

21 Eylül 2007 Cuma

Rock müziğin en iyi 10 mekanı



Hürriyet Gazetesinden:

Başlığı en iyi 10 rock bar değil de, rock müziğin en iyi 10 mekanı olarak atmamızın bir sebebi var.

Evet, eskiden rock müziğin en iyisi rock barlarda dinlenirdi. Rock bar müdavimliği sadakat gerektiren bir işti. Pek çok amatör grup, önce rock barlarda şöhret yapar, ardından albüm çıkarırdı. Gerçi şimdi de böyle gruplar var. Ama artık pek çok farklı müzik türüne yer veren mekanlar açılmaya başladı ve bu mekanlarda da iyi rock müzik yapılıyor. Hatta dünya çapında isimler davet ediliyor, canlı performanslara ağırlık veriliyor. İşte bu yüzden alanlarında uzman jüri üyelerimize "Rock müziğin en iyi adresleri nereleridir" diye sorduk. İşte en iyi 10 listemiz.

SIRAEN İYİLERŞEHİR
1
BALANS
İSTANBUL
2
MOJO
İSTANBUL
3
STUDIO LIVE
İSTANBUL
4
BABYLON.
İSTANBUL
5
YOLCU
ANKARA
6
222 PARK
ESKİŞEHİR
7
IF PERFORMANCE HALL
ANKARA
8
OOZE
İZMİR
9
BEYOĞLU HAYAL KAHVESİ
İSTANBUL
10
DUNGEON
İZMİR

Türkiye’nin en iyi 10 kütüphanesi

Türkiye’nin en iyi 10 kütüphanesi

Yapılan araştırmalar ve kazılardan anladığımız kadarıyla kütüphanelerin geçmişi M Ö 2400’e kadar uzanıyor.

Kütüphaneler, başka yerde bir arada bulunması son derece zor olan on binlerce kitap, belge, yazma, harita, süreli yayın, koleksiyonlar vs. ile araştırmacıların, öğrencilerin, meraklıların mabetleri olmayı sürdürüyorlar. İnternete ve başka teknolojik gelişmelere rağmen, barındırdıkları zenginliklerle uzun süre vazgeçilmezler arasında yer alacaklar. Hürriye gazetesi kütüphaneleri en iyi bilenlere sormuş, onların tercihleri Türkiye’nin en iyi kütüphanelerini ortaya çıkarmış.
1
ATATÜRK KİTAPLIĞI
İSTANBUL
2
İSAM (TDV İslám Araştırmaları Merkezi Kütüphanesi)
İSTANBUL
3
MİLLİ KÜTÜPHANE
ANKARA
4
BEYAZID DEVLET
İSTANBUL
5
SERMET ÇİFTER
İSTANBUL
6
ALMAN ARKEOLOJİ ENSTİTÜSÜ KÜTÜPHANESİ
İSTANBUL
7
MİLLİ KÜTÜPHANE.
İZMİR
8
BİLKENT ÜNİVERSİTESİ KÜTÜPHANESİ
ANKARA
9
İSTANBUL ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ KÜTÜPHANESİ
İSTANBUL
10
ATATÜRK İL HALK KÜTÜPHANESİ
İZMİR

14 Eylül 2007 Cuma

İlişkileri tehlikeye sokan 8 sorun

İlişkileri tehlikeye sokan 8 sorun

FORMSANTE DERGİSİ

Modern yaşamın olumsuzlukları ilişkileri de olumsuz etkiliyor. İstatistikler ise boşanmaların son 10 yılda 3 kat arttığını gösteriyor. Çiftlerin yaşadığı en yaygın sorunları, Psikolog Dr. Nur Velidedeoğlu Kavuncu'ya sorduk.

1-FARKLI AİLE YAPILARI
"Annem böyle istiyor
…"
İlişkiyi bireyin geldiği aile yapısı da şekillendiriyor. Bireyler genellikle ailelerinde gördükleri ilişki biçimini model alarak eşlerinin buna uygun davranmasını bekliyorlar. Aileler de çiftin yaşam tarzına sürekli müdahalede bulunduğunda yeniden yapılanma aşamasında olan çiftin ilişkisi zora girebiliyor. Ne yazık ki, çok iyi anlaşmalarına rağmen bazı çiftlerin sürekli olarak ailelerinin etkisi altında kalmaları ilişkilerini bitme noktasına kadar sürükleyebiliyor.
ÇÖZÜM: İki farklı aile yapısından gelen bireylerin kendi
evlerinde yeni bir yapı belirlemeleri gerekiyor.

2-EŞİT OLMAYAN GÖREV DAĞILIMIhttp://preview.hurriyet.com.tr/preview/image.aspx?picid=4010571
"Evde eşitlik bekliyorum…"
Günümüzde kadınlar da çalışma hayatına yoğun bir şekilde katılıyor. Dolayısıyla rol ve sorumluluklarda da değişiklikler oluyor. Ev işleri, dışarıda çalışsa bile genelde kadına kalıyor. İşinden eve gelen kadınlar ise evdeki eşit olmayan görev dağılımından yakınıyor en çok. İşten gelen kadının ev işlerinde eşinden yardım beklemesi ve bunu dile getirmesi sonucunda da gerginlikler yaşanıyor. Ancak zaman içinde kadınlar, daha fazla gerginlik oluşmasın diye bu taleplerinden vazgeçip durumu kabullenmeye başlıyorlar. Böylece evlilik kadın için bir yük olmaya başlıyor ve eşler arasına mesafe giriyor.
ÇÖZÜM: Çözüm tabi ki kadının daha sabırlı olması ve bu talebini eşine hiç bıkmadan düzgün bir şekilde açıklamasından geçiyor.

3-DEĞİŞİM TALEBİ
"Önce sen değiş, sonra ben mutlaka değişeceğim…"
Çiftler genellikle partnerlerinin olumsuz davranışları karşısında kendilerini kurban olarak görüyor ve onların değişmesini istiyor. Partnerleri de aynı talep ile geldiğinde, değişime hazır bile olsalar önce değişim talebiyle gelen kişinin ilk adımı atmasını istiyorlar. Bu da ilişki içinde işbirliği kurulamamasına ve uzlaşma sağlanamamasına neden oluyor.
ÇÖZÜM: İşbirliği ve uzlaşma ilişkinin gelişimi için çok önemli iki öğe. Bu iki öğe yerine getirildiğinde sorun da ortadan kalkıyor.

4-GERÇEK DIŞI BEKLENTİLER
"Eşim ben söylemeden ne istediğimi anlamalı!"
İlişkilerde en sık rastlanan sorunlardan biri de eş veya ilişki ile ilgili gerçek dışı beklentiler… Bu beklentilere şu örnekler verilebilir: 'Eşim ben söylemeden ne istediğimi ve hissettiğimi bilmeli', 'Birbirimizi sevdiğimize göre her zaman mutlu olmalıyız', 'Eşim benim isteklerimi ve ihtiyaçlarımı tahmin edebilmeli', 'Her konuda hemfikir olmalıyız', 'Birbirimizi seviyorsak ailelere veya arkadaşlara ihtiyaç olmaz', 'Cinsel hayatımız, birbirimize olan ilgimiz hep aynı düzeyde devam edecek'. İlişkide bu beklentilerin gerçekleşmemesi ya da gerçekleşmeyeceğinin görülmesi hayal kırıklıklarına, umutsuzluğa, gerginliğe yol açıyor. Eşler karşılıklı olarak birbirlerini suçlamaya başlıyor.
ÇÖZÜM: Bu beklentilerin mantıklı olmadığını karşılıklı konuşarak, anlatmak ve anlamak gerekiyor. Bu aşamada çiftlerin mutlaka anlayışlı olması gerekiyor.

5-DUYGULARIN ZAMANLA DEĞİŞMESİ...
"Beni ilk günkü kadar çok sevmiyor!"
İlişkilerde sık rastlanan sorunlardan biri de eşe duyulan yakınlık ve sevgi hissinin zaman içinde değişkenlik göstermesi. Duygular, hiçbir zaman kur yapılan ilk günlerdeki gibi yoğun bir şekilde kalmıyor. Ancak yine yanlış bir inanışla eşler 'sevgi, romantizm ve heyecanımız hep aynı kalmalı' beklentisi içine girdikleri için hayal kırıklığı yaşıyorlar. Oysa bu değişim, sevginin bittiği ve ilişkinin bitmesi gerektiği anlamına gelmiyor.
ÇÖZÜM: İlişkiler hep aynı düzlemde gitmez. İnsan hayatı gibi ilişkilerde de inişler ve çıkışlar olabilir. Bunu kabul etmek gerek.

6-REKABET VE GÜÇ ÇEKİŞMESİ
"Patron benim!"
Çiftlerden birinin ilişkiyle ve yaşamla ilgili konularda karar alırken daha etkin olması, kendi başına çözüm bulup uygulaması ve eşini de bu kararı uygulamaya zorlaması sorun yaratabiliyor. Çiftlerin uzlaşmacı bir tavır sergilememesi bu sorunu daha da pekiştiriyor. Bu, bazı çiftler için eve alınan basit bir obje konusunda yaşanabiliyorken bazıları için çocukları konusunda alınan kararlarda görülüyor.
ÇÖZÜM: Eşlerden birini ilgilendiren her konu birlikte masaya yatırılmalı ve kararlar ortak alınmalı.

7-İLETİŞİMSİZLİK
"Bana karşı yeterince açık değil…"
Eşler bazen partnerlerinin kendilerinden çok fazla şey talep ettiğini düşünüyorlar. Ya da eşlerden biri diğerinin yeteri kadar açık olmadığından ve düşüncelerini paylaşmadığından şikayet edebiliyor. Çünkü eşler genellikle sorunlarını konuşmaktan, paylaşmaktan ve tartışmaktan kaçınıyorlar. Bu iletişimsizlik ise eşlerin birbirleri ve ilişkileri hakkında olumsuz düşünceler geliştirmesine neden oluyor.
ÇÖZÜM: Sorunların, her ne olursa olsun, karşılıklı olarak paylaşılması ve iletişimin en üst noktada tutulması gerekiyor.

8-CİNSEL SORUNLAR
"
Yatakta beni mutlu etmiyor…"
Eşler arasında cinsel anlamda uyum sorunu bulunuyorsa bu, günlük hayatlarına da yansıyor. Yani cinsel sorunlar ilişkinin genel gidişatını ciddi ölçüde etkiliyor. Cinsel sorunları nedeniyle çift terapisine gelenlerin yaşadığı ilk sorun vajinismus olarak görünüyor. Yani çiftler bu nedenle cinsel birleşme sağlayamıyor. Diğer cinsel sorunlar ise, erken boşalma, sertleşme sorunu ve orgazm olamama şeklinde sıralanabilir.
ÇÖZÜM: Bu tip sorunlarda uzmanına danışmak en doğrusu. Ancak cinsellik ile ilgili sorunların kaynağında bazen sadece iletişim bozukluğu yatabiliyor. İletişim becerisi çift için ilişkinin her aşamasında çok önemli.

medyadan

BlogcuZade Master