23 Ocak 2008 Çarşamba

Mustafa Sandal ve Emina Türkcan'ın Valentino imzalı nikahı

Valentino imzalı nikah




Valentino imzalı nikah 14 Ocak'ta Hotel Les Ottomans'da evlenen Mustafa Sandal-Emina Türkcan çiftinin nikahtan ilk fotoğrafları ortaya çıktı.



Valentino imzalı gelinlik ve damatlık giyen çiftin mutluluğu, gözlerinden okunuyor...
MUSTAFA Sandal, 3.5 yıldır birlikte olduğu Saraybosna'lı Emina'yla 14 ocak'ta Kuruçeşme'deki Hotel Les Ottomans'da sessiz sedasız evlendi. Sadece 30 kişilik davetli topluluğunun bulunduğu nikahta Mustafa Sandal'ın nikah şahitliğini KVK şirketinin genel müdürü Bülent Çavuşoğlu, Emina Türkcan'ın şahitliğini ise Bizera isimli kız arkadaşı yaptı. Büyük bir gizlilik içinde yapılan ve Beşiktaş Belediyesi memurunun kıydığı nikahın bütün hazırlıkları Arnavutköy'deki Dolce kafenin sahibi Nilgün Ertuğ tarafından yapıldı. Nikah masası ve davetlilerin oturacağı masa ve sandalyeler Fransız dantel ve ipek organze kumaştan hazırlanırken, masaların üzerine İtalyan Massimo imzası taşıyan şamdanlar konuldu. Gelin ve damatlık moda dünyasının ünlü ismi Valentino imzalı... Emina Valentino'nun sade bir gelinliğini giyerken, Mustafa Sandal ise ünlü modacının papyonlu siyah bir takımını tercih etti. Gelinin gelin başı, elindeki buketi ve düğün pastası da yine Nilgün Ertuğ tarafından hazırlandı.

Dilek Hanif defilesi

Paris’te Dilek Hanif defilesi


Erhun GEYİSİ/PARİS, (DHA)

Paris’te Dilek Hanif defilesi Dünyaca ünlü Türk moda tasarımcısı Dilek Hanif’in son kreasyonu, Haute Couture Haftası çerçevesinde modanın başkenti Paris’te sergiledi.

Dünyaca ünlü Türk moda tasarımcısı Dilek Hanif’in son kreasyonu, Haute Couture Haftası çerçevesinde modanın başkenti Paris’te sergiledi.
Paris’in en seçkin kültür ve sanat merkezlerinden birisi olarak gösterilen ‘Palais de Tokyo’da (Tokyo Sarayı) gerçekleştirilen defilede Dilek Hanif, seçkin bir davetli topluluğu önünde 2008 yaz koleksiyonunu sergiledi. Dilek Hanif'in, 20'nci yüzyıl başlarında Osmanlı kültüründen esinlenerek hazırladığı giysilerle, yeni bir dönem başlatan Fransız tasarımcı Paul Poiret’den esinlenerek hazırladığı defilede, turkuaz, mercan, gece mavisi, bakır ve dore gibi renkler ön plana çıktı. Modern ve geleneksel çizgilerin bir arada kullanıldığı kıyafetler, ağır işlemeler ve Osmanlı motifleriyle dikkat çekti.
20 kişilik manken kadrosu tarafından sergilenen kıyafetler büyük ilgi görürken, oturacak yer bulamayan birçok katılımcı, defileyi ayakta da olsa izledi.
Serginin ardından alkış tufanı içinde gözyaşlarına boğulan Dilek Hanif, “Kızım, ‘Anne lütfen bu sefer ağlama’ dedi ama, maalesef kontrol edebildiğim bir şey değil. Çünkü bunun için gerçekten çok fazla emek veriyoruz. Ben ve ekibim, kalpten, gönülden çalışıyoruz. Onun için de böyle duygusal oluyorum” dedi.
Hanif, çalışmalarını yaklaşık 6 aydır sürdürdükleri defilenin, 2004 yılında yine aynı hafta çerçevesinde Paris’te gerçekleştirdiği defileden çok daha büyük bir ilgi gördüğünü ifade ederek, “Çok güzel bir kalabalık vardı. Basından ve Fransa’nın dışından bile gelen çok üst düzey misafir grubu vardı. Onlar tarafından beğenilmesi, alkışlanması, çok doğru yerde, doğru bir şekilde koleksiyonumuzu başarıyla sunduğumuzu gösteriyor” diye konuştu. Hanif, sözlerini, ‘Haute Couture’de Paris bir zirvedir ve bu zirveye geldik. Zannediyorum yüzümüzün akıyla gidiyoruz” diye tamamladı.
Dilek Hanif’in defilesinde Türkiye’nin Paris Büyükelçisi Osman Korutürk’ün yanısıra Erkan Özerman, Tuba Peksayar, Ender Mermerci gibi isimler de katılımcı olarak yer aldı.

Lezbiyenler Ece Gürsel 'in Peşinde

Lezbiyenler peşimde




Lezbiyenler peşimde Ece Gürsel, erkeklerden çok kadınların peşinde olduğunu söyledi.

Yaşadığı aşklar ve iddialı açıklamalarıyla gündemden düşmeyen manken Ece Gürsel, erkeklerden çok kadınların peşinde olduğunu söyledi.
Gürsel, "Aldığım tekliflere inanamıyorum. Gençlik nereye gidiyor anlamıyorum. Kadınlar, 'Gel benimle birlikte ol' diyerek adeta bana yalvarıyor" dedi. İnternetle arasının iyi olmasına rağmen bilgisayarın başına geçmeye cesaret edemediğini söyleyen Gürsel, "İnternet sitemi kadınlar kilitledi. Beni taciz ediyorlar" diye konuştu.

Taç Mahal


The Taj Mahal (Devanagari: , Nastaliq: ), Hindistan'ın Agra şehrinde bulunan anıt mezar.

Taç Mahal, Hindistan Türk İmparatorluğu'nun Timuroğulları hanedanının 5. hükümdarı Şah Cihan -Şah-ı Cihan (Dünyanın şahı)-(1593-1666) tarafından, o zamanki imparatorluğun başkenti olan Hindistan'in Agra şehrinde, Jumna (Yamuna) Nehri'nin kıyısında yaptırılmıştır. (Babür Şah'ın kurduğu Hint-Türk İmparatorluğu, Hindistan'da 332 yıl (1526-1858) egemen oldu.)

Dünyada aşk için dikilmiş en büyük ve en güzel anıt olarak kabul edilen bu türbe, Şah Cihan'ın büyük bir aşkla sevdiği eşi Arcümend Banu'nun, (Mümtaz Banu Begüm) doğum sırasında ölümü üzerine, onun hatırasına yaptırılmıştır.

Yapının mimarları; Mimar Sinan'ın talebelerinden Mehmet İsa Efendi ve Mehmet İsmail Efendi ile yapıdaki yazılari yazan Hattat Serdar Efendi, eserin yapimi için Şah Cihan tarafından İstanbul'dan davet edilmişlerdi. 1630'da inşaasına başlanan eser, 22 yil sonra 1652'de tamamlanmıştır.

Taç Mahal'in yapımında parlak, ince mavi damarları olan beyaz mermer kullanılmistır. Aynı mermerden yapılan ve yerden yüksekliği 82 metre olan kubbe, Mimar İsmail Efendi tarafından yapılmıştır.

Kubbe üzerinde altınlı bir alem vardır. Türbenin beyaz mermerden 4 minaresi vardır. Anıtın dört yanına Hattat İsmail Efendi tarafından Yasin suresinin tamamı yazılmıştır.

İnşaatta çok sayıda ustanın da yanısıra, günde 20 bin işçinin çalışmasıyla türbe 1643'te, çevresindeki avlu ve yapılar 1649'da bitirildi. Tac Mahal, 22 yılda 1653'te bütünüyle tamamlandı.

Agra ilinin dışında Yamuna Irmağı'nın kıyısında, 305x580 metre ölçülerinde dikdörtgen avluda yer alan Tac Mahal, dört cephesinin ortalarında 33 metre yüksekliğindeki taç kapılarıyla 75 metre yüksekliğindeki anıt kubbeyi çevreliyor.

İç mekanı örten 30 metre yüksekliğindeki alt kubbeyle üst kubbe arasında türbe mekanı kadar ölü hacim var.

Mümtaz Mahal ve Şah Cihan'in sandukaları üst katta, kubbenin altındadır. Sandukaların bulunduğu yerdeki kubbede insan ağzından çıkan her ses 7 kez yankılanacak şekilde bir akustiğe sahiptir. Şah'ın ve eşinin asıl lahitleri ise, en alt katta bulunmaktadir.

Taç Mahal'in yüzbinlerce akik, sedef ve firuze gömülü olan duvarlarında ayrıca 42 zümrüt, 142 yakut, 625 pırlanta ve 50 adet çok iri inci vardır.

Romantik görünüşü ile herkesi büyüleyen, Doğulu Batılı birçok ünlü yazar ve şaire ilham kaynağı olan Taç Mahal, mehtaplı gecelerde bile aydan daha parlak görünür.

EFSANELERİNDEN BİRİ

Bir isyanı bastırmak için ordularıyla Burhanpur'a giden Şah Cihan'a, dokuz aylık hamile olmasına rağmen her zamanki gibi eşi Mümtaz Mahal de eşlik etmişti. Mümtaz Mahal, 14. çocuklarını doğururken öldü.

(1631) Şah Cihan, eşinin ölümünden sonra 2 yıl yas tuttu. Artık devlet işlerine ilgisini kaybeden hükümdar, teselliyi sanat ve mimaride buldu. Eşinin ölümünden 6 ay sonra Taç Mahal'in temeli atıldı.

Efsaneye göre kubbeyi desteklemek için yapılan iskele, kubbeden daha fazla masraf ve iş gücü gerektirmişti. İnşaatın bitimine yakın Şah Cihan'a iskeleti sökmenin 5 yıl alacağı bilgisi verilmesi üzerine Şah Cihan, herkesin söktüğü tuğlanın kendisine kalacağı şeklinde bir emir yayınlamış ve iskele bir gecede sökülmüştü.

Tac Mahal, 1983’ten bu yana UNESCO’nun Dünya Miras Listesi’nde yer almaktadır.

Dünyanın yeni yedi harikası 'ndan biri.

İsviçre merkezli New7Wonders Vakfı, dünyanın yeni 7 harikasını belirlemek için başlattığı yarışmaya 21 finalist eser katıldı. Dünyanın dört bir yanından yaklaşık 100 milyon kişi cep telefonu ve YENİ 7 HARİKA[1] adlı internet sitesinde 6 yıl boyunca oy kullanarak dünyanın yeni 7 harikasını seçti. Cep telefonu ve internet oylarıyla belirlenen dünyanın yeni 7 harikası, Portekiz'in başkenti Lizbon'da ilan edildi. Dünyanın yeni 7 harikası; Ürdün'deki Petra Antik Kenti, Çin Seddi, Brezilya'daki Kurtarıcı İsa Heykeli, Peru'daki Machu Picchu Antik Kenti, Meksika'daki Chichen Itza Piramidi, İtalya'nın Roma kentindeki Kolezyum ve Hindistan'daki Tac Mahal anıtmezarı şeklinde sıralandı.
--
Müslümanlar: Tac Mahal bizimdir
Hindistan'da bir Müslüman vakfı, Tac Mahal'in kendilerine ait olduğunu ileri sürerek mahkemeye başvurdu. Müslüman mezarlıklarını ve camilerini idare eden Sünni Vakıf İdaresi, Allahabad Yüksek Mahkemesi'ne verdiği dilekçede 'Tac Mahal bir külliye. Burada türbenin yanı sıra mezarlar ile bir mescit de var. Bu da buranın bize ait olduğunu gösteriyor' dedi. Mahkeme, kararını 19 Nisan'da verecek. (AA)

3 Ocak 2008 Perşembe

Yağmur Atacan - Pınar Altuğ

Yağmur'a jigolo muamelesi yapıldı




Yağmur'a jigolo muamelesi yapıldı Yağmur Atacan'la yaşadığı ilişki yüzünden sürekli eleştirilen Pınar Altuğ, içini döktü.

"Annesi Yağmur'u benim için doğurmuş. Biz hayatımızı, 'Millet ne der' diye yaşamıyoruz. Sonra millet bana giden günlerimi geri verebilecek mi? Hayır, o zaman bu yaş mevzusundan kime ne? Yahu kimin tavuğuna kış demişiz? Yağmur'a jigolo muamelesi yaptılar bana da bilmem ne muamelesi?"

Yağmur Atacan’la yaşadığı ilişki yüzünden sürekli eleştirilen Pınar Altuğ, içini Kelebek’e döktü. "Annesi

Yağmur’u benim için doğurmuş" diyen Altuğ’un en sert açıklaması ise şu oldu: "Biz hayatımızı, ’Millet ne der?’ diye mi yaşıyoruz? Sonra millet bana giden günlerimi geri verebilecek mi? Yağmur’a jigolo muamelesi yaptılar bana da bilmem ne muamelesi. Bu ne demektir ya!"

Kışı şortlarla geçiriyorsunuz. Üşümüyor musunuz?

- Yok, üşümüyorum. Ben kışın çorap bile giymem, alışkanlık işte. Çocukken de böyle dolaşırdım. Bugüne kadar, Allah’a şükür, sağlık açısından da bir sorun yaşamadım. Vallahi benim çocuğum da böyle büyüyecek. Çünkü Yağmur da benim gibi. O benden de çıplak gezer.

Nişanlınız Yağmur Atacan, gazetecilerin kendisine "Bey" diye hitap etmesini istemiş. Bu doğru mu?

- Bir gün televizyon muhabirleriyle röportaj yaparken yanıma Yağmur geldi. Gelince muhabirlerden biri laubali bir şekilde, "Yağmur, abi naber ya" dedi... Yağmur da öylece kalakaldı. Ben de onun üzerine, "Naber abi tavrınızdan rahatsız bence Yağmur Bey" dedim. Söylediğim bu. Bunun üzerine, "Bana hanım diyorsanız, Yağmur’a da beyefendi diyeceksiniz" diye bir haber çıktı. Bu beni üzüyor.

İyi de "Yağmur bazı gazetecileri düzeltecek" demişsiniz.

- Yok böyle bir şey. Seray’la (Sever) Oktay’ın (Kaynarca) programına gittim. Orada yaşanan bu tartışmayı sordular, ben de "Yağmur’un cevabı biraz serttir. Ben araya girip durumu düzelttim" dedim. Bunun üzerine Seray da, "Ne yani Yağmur’un düzeltmesi senin gibi olmaz mıydı?" dedi, "Olmazdı" dedim, gülüştük. "Yağmur düzeltir" meselesi de buradan. Yoksa birine el kaldırmak anlamında falan bir şey söylemedim.

Neden Yağmur Atacan adına hep siz konuşuyorsunuz? Sevgiliniz de kendisini ifade edebilir.

- Gazeteciler genelde soruları bana soruyor. Çünkü Yağmur’un cevapları pek onların işine yaramıyor.

Çünkü siz nabza göre şerbet vermeyi biliyorsunuz. Magazin konusunda tecrübelisiniz.

/_newsimages/4701193.jpg- Uzun yıllar oldu... Aslında Yağmur ile mesleğe başlama tarihimiz hemen hemen aynı. Fakat ben daha fazla göz önünde olduğum için magazin tarafından bilinen biriyim. Dolayısıyla da basınla savaşmayı daha iyi biliyorum. Bu anlamda "Bizim ailenin sözcüsü benim" gibi bir durum var açıkçası.

KÜÇÜCÜK FIÇICIK İÇİ DOLU TURŞUCUK

Peki, evde durum nedir?

- Evde baskın olan Yağmur’dur. Ben sadece işimi yaparken çok otoriter ve dominantımdır. Bu anlamda hakikaten dediğim dedik, çaldığım düdüktür. Prensiplerimden asla ödün vermem. Ama evde asla öyle değilim. Kedi gibiyim. Yapı olarak dominantım ama Yağmur evde buna müsaade etmez. Ancak insanlar bunun tam tersini görmek, duymak istiyor. Medya da böyle yansıtmayı seviyor; "Fazla uzun sürmez, biz demiştik" demek için ayrılmamızı dört gözle bekliyorlar.

Yok canım, o kadar da değil...

- Var, var... Çok mutluyuz, huzurluyuz ama dünyada her şey bizim için. Bir gün o da olabilir, ayrılabiliriz. O zaman ne yapacaklar, "Biz demiştik" diyecekler. Yürüdüğüne inandırabilmemiz için ne kadar zaman aşılmalı? Ben hep Yağmur’u ve kendimi, ilişkimizi anlatmalı mıyım?

Yağmur Atacan’ı bir de sizden dinleyelim o zaman.

- Ben Yağmur’un her şeyini çok seviyorum. Ona, "Küçücük fıçıcık içi dolu turşucuk" diyorum. Çok kuvvetli bir adam. Taşınmayacak şeyi taşır. Ve çok özel bir insan. Annesi benim için doğurmuş. "Millet ne der?" yok onda mesela. Ayrıca çok sağlam birisi. O zor günlerimde, evde avaz avaz ağladığım zamanlarda beni ayakta tutan hep Yağmur’du.

Dolayısıyla da "Yaşını sormaya hiç gerek duymadım" diyorsunuz.

- Evet, öyle... Birini beğendiğinde, ona karşı bir şey hissettiğinde önce yaşını mı sorarsın? Ya da adamı beğendin, çok aşık oldun, "Seninle beraber olamam sen benden küçüksün" mü dersin? Olabilir mi böyle bir şey? Biz hayatımızı, "Millet ne der?" diye mi yaşıyoruz. Sonra millet bana giden günlerimi geri verebilecek mi? Hayır! O zaman bu yaş mevzusundan kime ne? Yahu kimin tavuğuna kışt demişiz? Birinin adamına mı sarkmışız, adamın parası için mi evlenmişim, ne yapmışım? Yağmur’a jigolo muamelesi yaptılar bana da bilmem ne muamelesi... Bu ne demektir ya!

Eşiniz ya da sevgilinizle sorunlu olduğunuz günlerde başkasına aşık oldunuz mu?

- Aşk biterse, seni bağlayan şey ne? Hele nikáhlı da değilsen... Başka ne var seni bağlayan? O zaman biri olur ya da olmaz. Benim Yağmur’dan önceki ilişkim, son beş aydır sallanan bir ilişkiydi. Hanginizin haberi oldu? Hiç kimsenin... Evimden bir hafta gittim, hanginiz bildiniz? Neden gittiğimi bilseydiniz ayrılık konusunda haklı mı olacaktım? Saçmalık!

Neden evden gittiniz?

- Denemek için. "Biz ayrı oluyor muyuz, bir bakalım" dedik ve ben evden ayrıldım. Baktık ki ayrı olabiliyoruz, ilişkimizi noktaladık. Sonra da Yağmur hayatıma girdi. O da kız arkadaşından ayrılmıştı. Aynı dertten muzdariptik. Konuşacak çok şeyimiz vardı. Bir ayrılık, hayattaki çok önemli birisiyle tanışmamı sağladı. Her şerde bir hayır vardır... Yağmur için canımı veririm onun için. O kadar kıymetlimdir.

Onların yaptığı sunuculuğu

dedem de yapar

Biraz Kanal 1’de sunacağınız programdan bahseder misiniz?

- Kanal 1’de "Mucizeler Gecesi" adlı bir şov programı sunacağım. "Mucizeler Gecesi", Kanal 1’in en pahalı prodüksiyonlarından biri. Yabancı format... Dünyanın her yerinden doğa üstü yetenekleri olan insanları Türkiye’ye getireceğiz ve onlara canlı yayında şovlarını yaptıracağız.

Jüri üyeliği teklifi aldınız mı hiç?

- Yok. Benim işim sunuculuk. Arada bir televizyonu açıp yarışma programlarını izlemeye çalışıyorum, durum fena. Her şey birbirine girmiş, kimin ne dediği bile belli değil. Yaptığı sunuculuk değil ki... Onların yaptığını sunuculuğu dedem de yapar.

12 Nisan’da evleniyoruz

Hiç aldatmadığınızı söylüyorsunuz. Peki, siz hiç aldatıldınız mı?

- Evet... Hem evliliğimde hem de Yağmur’dan önce yaşadığım ilişkimde böyle şeyler olmuş. Ben sonradan öğrendim.

Yağmur Bey’e güveniyor musunuz peki?

- Güveniyorum tabii ki... Güvenmezsem hayat nasıl geçecek? Hayatımın hiçbir döneminde karşımdakinden şüphe duymadım. Başıma ne geldiyse de o yüzden geldi zaten. O da ayrı bir konu...

O zaman bu ilişkinizde o kadar da rahat değilsiniz...

- Evet, eskiden partnerimi daha rahat bırakırdım. Şimdi "Tek başına gezmezsen iyi olur" diyorum.

/_newsimages/4701195.jpg Peki... Şu an Yağmur Atacan’la nişanlısınız. Ne zaman evleniyorsunuz?

- 12 Nisan 2008’de... Çok eğlenceli düğün planlıyoruz. Yağmur benim için çok özel. Onun çocuklarımın babası olmasını, yaşlandığımda yanımda olmasını istiyorum. O da beni için aynı şeyleri düşünüyor.

Röportaj: Sema DENKER

Tarkan - Metamorfoz

Bana nazar değdi




Bana nazar değdi Foto galeri Tarkan son dönemde yaşanan aksiliklere nazarın neden olduğunu söyledi.

Tarkan ,imajıyla ilgili eleştirilere çok kızdığını belirterek " Ben anlamıyorum her kafadan bir ses çıkıyor..Birileri çıkıp, sakalıma, kıyafetime,saçıma laf söylüyor...Ve ardından kendilerini imaj danışmanı olarak tanıtıyorlar. Onlara kim söylemiş ki sen imaj danışmanısın, sen imaj belirlersin diye..Onların söylediklerini hiç umursamıyorum.."dedi..

Yılbaşı akşamı TRT ile yaşadığı problemlere de değinen Tarkan,basında yer alan "TRT Tarkan'a komplo kurdu" haberlerine inanmadığını böyle bir kurumun, asla bunları yapabileceğine ihtimal vermediğinibelirtti..Yaşanan bütün sorunları nazara bağlayan Tarkan "Son zamanlar da çok konuşuldum..Çok adımdan bahsedildi..Ben de bütün bunları bir nazar olarak görüyorum...Çok göz vardı üzerimde, herhalde bütün bu yaşananlar bundan kaynaklanıyor." dedi..

Tarkan, doğacı oldu
Tarkan, Doğa Derneği ile 'stratejik ortaklık' anlaşması yaptı. Doğa Derneği Genel Müdürü Güven Eken, Tarkan'la uzun soluklu bir çalışmaya başladıklarını ve stratejik ortaklık anlaşması yaptıklarını belirterek, şunları söyledi: "Tarkan, gerçekten doğayı seviyor. Dünyanın ve Türkiye'nin geleceği için doğanın yaşatılması gerektiğine inandığı için Doğa Derneği'ne destek veriyor. Tarkan, doğayı seven, doğacı bir insan olduğu için de bizimle çalışmak istedi. Derneğin farklı etkinliklerinde ve tanıtım çalışmalarında derneğin yüzü ve gönüllüsü olacak."
TV'ye ilk TRT'de çıktı
1992 yılında "Kıl Oldum" albümüyle piyasaya çıkan Tarkan, ilk kez televizyona yine TRT'de çıktı. Kahraman Afyonoğlu'nun çektiği bir müzik eğlence programında ilk kez kamera karşısına geçen sanatçı, ekose pantolunu, dansları, şarkılarıyla büyük sempati toplamıştı. Yılbaşı gecesi TRT Ana Haber bültenine katılan ve "TRT ilk göz bebeğimiz olduğu için her zaman saygımız sonsuzdur. O yüzden bu yılbaşı projesini büyük bir mutluluk ve heyecanla kabul ettim" diyerek TRT'ye olan manevi bağını dile getiren Tarkan, televizyona ilk kez yine TRT'de çıktığını da belirtti.
Tarkan'ın, DMC etiketiyle piyasaya çıkan "Metamorfoz" adlı yeni albümü, iki hafta içinde 350 binin üzerinde sattı.

medyadan

BlogcuZade Master