26 Kasım 2008 Çarşamba

Bond Daniel Craig’le Ropörtaj

Benim favorim kendi sevgilim


Röportaj: Ayşegül EKİNCİ

Rol aldığı iki Bond macerasından 26 milyon dolar kazanan İngiliz aktörle Ayşegül Ekinci görüştü.

Son James Bond Daniel Craig’e, dün vizyo- na giren serinin son filmi “Quantum of Solace”ta Ukraynalı Olga Kurylenko eşlik ediyor. Rol aldığı iki Bond macerasından 26 milyon dolar kazanan İngiliz aktörle Ayşegül Ekinci görüştü. Craig, “Favori James Bond’unuz Sean Connery, peki favori Bond kızınız kim” sorusuna şu yanıtı verdi: “Bond kızları birbirinden seksi ve hepsi farklı karakterler. ‘Quantum of Solace’taki Camille, sanki biraz dişi James Bond havasında. Ailesi gözlerinin önünde öldürüldüğü için intikam duygusuyla büyümüş ve çok korkusuz. Ama bütün Bond kızları içinde, benim favorim ise sevgilim.”
Bundan iki yıl önce "Casino Royal" için birbirinden yakışıklı 200 aktör arasından seçildiğinde, dünya basını Daniel Craig’e demediğini bırakmamıştı. O zamanlar "Kısa, çirkin ve James Bond karizmasına sahip değil" diye eleştirilen Craig, şimdi ise herkesin ayakta alkışladığı bir star... Rol aldığı iki Bond macerasından 26 milyon dolar kazanan İngiliz aktör ile İngiltere'de görüştük. Hem yeni filmi "Quantum of Solace"ı sorduk hem de Türkiye hakkındaki görüşlerini öğrendik.

- Yıllarca pek çok ünlü aktör tarafından canlandırılmasına rağmen, artık "James Bond denince akla ilk siz geliyorsunuz. Yönetmenler, sinema eleştirmenleri, James Bond hayranları sizi tüm zamanların en iyi Bond’u olarak görüyor. Bunu nasıl başardınız?

Öyle görüyorsanız çok teşekkür ederim. Ben gençliğimde hep Bond filmlerini seyrederdim. Gerçekten James Bond hayranıydım. Benim favori Bond’um ise Sean Connery’ydi... Onun ardından, onun bıraktığı elektrikle bu işe yakışır

bir performans sergilemek istedim, bunun için de çok çabaladım. "Casino Royal"in başarısının ardından kendimi bırakmadım. "Quantum of Solace"in çekimleri başlamadan ben fiziksel olarak hazırlanmaya başlamıştım bile. Hem beyin olarak hem de ruh olarak kendimi yeni filme adapte ettim. Yönetmen Marc Foster ile sabahlara kadar çalıştık. Film çekimleri sırasında da sete erkenden gidiyordum. Kısacası gerçek bir disiplin içindeydim. Sanırım bu da başarıyı getirdi. Hiçbir şey tesadüf değil.

- Siz çekimlerde dublör kullanmayı istemiyorsunuz. "Quantum of Solace" ise öncekinden bile daha hızlı ve bol aksiyonlu bir Bond filmi. Peki kendinizi fiziksel olarak "James Bond" karakterinin o hızlı yaşamına nasıl hazırlıyorsunuz?

"Casino Royal" için neredeyse bir yıl boyunca her gün vücut geliştirme çalışmıştım. O günlerin çok faydasını gördüm. Ama "Quantum of Solace"a da farklı bir şekilde hazırlandım. Vücut geliştirmeden ziyade, bana hız ve çekimlerdeki aksiyon sahneleri için gereken çevikliği kazandıracak bir spor rejimine girdim. Filmlerde dublör kullanmamama gelince... Ben farklı bir Bond yaratmak istedim. Bugüne kadar James Bond karakterini oynayan her aktör kendi tarzını yansıttı. Benim istediğim de modern ve hızlı bir gizli ajan yaratmaktı. Eğer çekimlerde bol bol dublör kullanırsam, sonra da hiçbir şey olamamış gibi bir yerlerden çıkıp kameraya gülümsersem, bu ne kadar inandırıcı olur? Benim karakterimin inandırı olabilmesi için önce kendimi James Bond gibi hissetmem gerek. Bu sahneleri çekip, bir de yaralanınca, zaten inandırıcılık beraberinde geliyor.

- Bu arada omzunuz askıya alınmış. Filmdeki aksiyon sahnelerinin azizliğine mi uğradınız?

Aslında bu sorun " of Solace"dan mı, yoksa "Casino Royal"den mi, pek anlayamadık. Ama bildiğim bir tek şey var, bu iş kazasına dublör kullanmamam yol açtı. Sekiz hafta önce omzumdan ameliyat oldum, şimdi biraz ağrım var. Dinlenmem gerekiyor. Ancak filmin tanıtımları için dünya turuna çıkacağız. Nasıl dinleneceğim, bilmiyorum.

- Şimdiye kadar iki James Bond filminde oynadınız, bildiğimiz kadarıyla da dört filmlik imza attınız. Böylesine fenomen haline gelmiş bir karakteri başarıyla canlandırmak, hayatınızda ne gibi değişiklikler yarattı?

Evet, dört film için imza attım, ama sinema endüstrisi belli olmaz. İmzayı bir kağıt parçası üzerine atıyorsunuz, yarın her şey değişebilir. İyimser olarak bakarsak, Bond’u oymamak çok keyifli. İnanılmaz bir karakter. Bazen kendini acayip durumlara sokabiliyor. Çok gülüyorum. Hayatımda Bond’dan sonra değişen en önemli şey, gelecek güvencem oldu. Artık başımı sokacak güzel bir evim, arabam ve bankada param var. "Bunlar önemsiz" diyecek kadar aptal değilim! Bu karakterin bana kazandırdığı bir diğer şey de bol bol seyahat etme fırsatı... James Bond sayesinde neredeyse /_np/8522/6768522.jpg/_np/8522/6768522.jpggörmediğim yer kalmadı. Bunun dışında ben hayatımı alabildiğince normal yaşamaya çalışıyorum.

- "Atatürk" filmiyle ilgili bazı spekülasyonlar oldu. Sizin oynayacağınız gibi haberler gündeme geldi. Bu konuda ne sonuca varıldı? Bir de aranızda fiziksel benzerlik bulanlar çok...

Öyleymiş, bana da Atatürk'e benzediğimizi söylediler. Şaşırdım. Tabii ki böyle bir teklifin sunulması beni çok onurlandırdı. Atatürk benim de kahramanım. Ama söz konusu projede yer alacağım doğru değil.

- Daha önceki röportajımızda ünlü modacı Rıfat Özbek’in arkadaşınız olduğundan ve sizi Türkiye’ye davet ettiğinden bahsetmiştiniz. Özellikle son yıllarda Türkiye’nin güney kıyılarına gitmek oldukça popüler. Var mı sizin de bu tip bir tatil planınız?

Türkiye’yi çok beğeniyorum. Çok güzel bir ülke. Film çekimleri için birkaç yıl önce İzmir’e gitmiştim. İstanbul’u da kısa bir süreliğine de olsa gördüm. Ama ben Türkiye’ye tatil yapmak için gelmek istiyorum. Hiç iş düşünmemeliyim. İş için geldiğim zaman aynı olmuyor, o keyfi alamıyorum.

- Son filme dönersek... Bu kez hayranları nasıl bir James Bond bulacaklar karşılarında?

Öncelikle Türkiye’deki James Bond hayranlarının filmi beğeneceklerini düşünüyorum. Casino Royal’deki heyecanı devam ettirmeye çalıştık. Bu filmde Bond’u her yerde, her köşede farklı bir tehlike bekliyor. Daha dikkatli olması gereken bir ajan var karşımızda. CIA, MI5 ile birlikte çalışıyor. Bu arada Bond hiç beklemediği insanlardan kazık yiyor. Artık daha olgun ve temkinli. Bununla birlikte sevdiği kadını kaybeden James Bond hâlâ üzgün... Yürek acısı dinmemiş. Acısını belli etmemeye çalışşa da zaman zaman küçücük detaylarda bunu yakalayabiliyoruz. Film içinde tekrar insani yönleri ortaya çıkacak ama...

Benim favorim kendi sevgilim

- Son olarak size şunu sormak istiyorum. Bond kızları güzellikleriyle ünlüdür. Her yeni Bond hikayesinde kimin Bond kızı olacağı merakla beklenir. Favori James Bond’dunuz Sean Connery, peki favori Bond kızınız kim?

Bond kızları birbirinden seksi ve hepsi farklı karakterler. "Quantum of Solace"daki Camille, sanki biraz dişi James Bond havasında... Ailesi gözlerinin önünde öldürüldüğü için intikam duygusuyla büyümüş ve çok korkusuz... Olayların içine rahatça dalıyor, kendini ölüme atabiliyor. Ama bütün Bond kızları içinde, benim favorim ise sevgilim.

Kaynak:Hürriyet Magazin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

medyadan

BlogcuZade Master