9 Şubat 2008 Cumartesi

Tuba Ünsal Röportaj

Beni örnek alırlarsa düzgün genç kız olurlar


Fotoğraflar: Sinan ÖZBALKAN

Beni örnek alırlarsa düzgün genç kız olurlar Sakin ve dingin bir hayat sürmeye başlayan Tuba Ünsal'dan çarpıcı açıklamalar.

1,5 yıl önce yaşadığı fırtınalı günlerin ardından sakin ve dingin bir hayat sürmeye başlayan Tuba Ünsal, yaşadığı hiçbir şeyden pişmanlık duymadığını belirtti.Ünsal, “Kimin ne söylediği, ne düşündüğü umurumda bile değil. Yatağıma yattığım zaman vicdanım rahat. Çünkü ben her şeyi, en ahlaklı şekliyle yaşadım. O yüzden genç kızlar beni örnek alırsa, düzgün genç kız olurlar” diyor.

- 1,5 yıl önce yaşadıklarınız, size "Gençlere kötü örnek oluyor" eleştirilerini getirdi. Zor günlerdi, değil mi?
İyi örnek olmak için kameralara yalan söylemek, kadın programlarında ağlamak mı gerekir? Ben hiçbir zaman içinde aşk olmayan hiçbir ilişkinin içinde olmadım. Kimse beni, yanıma yakışmayan biriyle görmedi. Sadece işimi yapıp, evime döndüm. O yüzden kime göre, neye göre örnek oluyorum? Gençler benim iyi tarafımı örnek alsın. Birilerine iyi örnek olacağım diye kendi hayatımı kısıtlayarak yaşayamam. Bu örnek alma mevzusunu da çok takmıyorum açıkçası. Ayrıca beni örnek alırlarsa da düzgün bir genç kız olurlar. Tabii ki eğleniyorum, erkek arkadaşlarım oluyor, geziyorum. Bu çok doğal bir şey. Ama her şeyi doğru düzgün yaşıyorum... Sapıtmıyorum, sapmıyorum.

- “Eşini aldatan kadın" başlığı altında sürekli gündemindeydiniz...
Ben böyle bir şey yapmadım. Ben, aşık oldum ve evliliğimi bitirmeyi tercih ettim. Bu, hayatta herkesin başına gelebilecek bir şey. Benim yaptığım çok zordu. Bunu kimse takdir etmedi. Hata da yapabilirdim, çünkü karşımdaki insanı tanımıyordum. Ama yine de evliliğimi bitirdim, yani çekip gittim. Ortada bir yanlış yok. Ben o süreci en ahlaklı, en dürüst şekilde yaşadım. Kimin ne söylediği, ne düşündüğü umurumda bile değil. Yatağıma yattığım zaman vicdanım rahat.

- Şimdi pişman mısınız, yani çekip gittiğinize?
Bu soruya dürüstçe konuşamayacağım için yanıt vermek istemiyorum.

- Bütün bu kaos neler öğretti size?
Umudu kaybetmeden yaşamayı, dibe vurup ancak öyle yukarı çıkılabileceğini öğretti.

- Maddi açıdan da zor bir dönemdi değil mi?
Çok sıkıntı yaşadım. Ama o altı ay bana çok güzel şeyler öğretti. En azından paramı tutmamı...

- Altı ay mı çalışamadınız?
Çalışamadım derken o altı ay sadece "Küçük Hanımefendi" filmlerini yaptım, o kadar. Ekstra bir şey yapamadım, ki benim bir günüm 35 işle geçerdi.

- Maddi açıdan sıkıntı yaşadığınız o günlerde bir taksiye binmişsiniz, fakat paranız yetmediği için taksicinin parasını şarkı söylerek ödemişsiniz, doğru mu bu?
Bu olay daha yeni, birkaç ay önce oldu. Ben nakit para tutmasını bilemiyorum. Bir gün 500 YTL para çektim ve arkadaşlarımla beraber bir gece kulübüne yemeğe gittik. Ben orada garsonlara parayı dağıttım. Meğer fazla dağıtmışım. Neyse taksiye bindim. Evime doğru giderken, paramın olmadığını fark ettim. Taksiciye dönüp "Çok özür dilerim, benim param bitmiş. Ben size bir şarkı söylesem, ödeşir miyiz?" dedim. Adam da kabul etti. Ben Maçka'dan Baltalimanı'na kadar şoföre şarkı söyledim. Çok tonton, çok tatlı biriydi. Sonrasında parayı kendisine gönderdim ama "Onun değil, benim ona borcum var. Bana özel program yaptı" diyerek kabul etmedi. Çok iyi birisiydi.

- Hangi şarkıyı söylediniz?
"Yıldızların Altında." Yol boyunca bu şarkıyı söyledim. Taksi şoförü de bana eşlik etti. Çok komik ve eğlenceliydi. Sıkıştığım anlarda benim böyle yırtma durumlarım vardır. Şekerliğimi, sempatikliğimi anında nakite dönüştürüyorum.

- Peki... Şu an flörtünüz var mı?
Evet var. Hatta geçen gün bir gazetede resmimiz çıkmış. O resimdeki flörtümdür, erkek arkadaşımdır doğru, ama ismi Murat değil. Kim olduğunu da söylemek istemiyorum.

- Yeniden evlenmeyi düşünüyor musunuz?
Yok. "Evlilik" lafını duyduğum an ruhum daralıyor. Ben evlilik kadını değilim... Benim hayatta başka isteklerim var. Kocanın karısı olma durumu falan istemiyorum.

- Ama evlilik için şartlarınız olduğunu duydum. Mesela gerektiği zaman ayrı evlerde yaşamak da bu şartlardan biriymiş.
Ay yok böyle bir şey. Doğru değil tabii ki. Şartım olsa, böyle mi olur?

- Nasıl olur?
Söylüyorum... Evleneceğim adam çok iyi pilaki yapmalı, sarmısak yediğimde ağzımın kokmasına hiçbir şey söylememeli. Çünkü ben sarmısak çok yerim. Sarmısak vücuda çok faydalıdır. Geceleri sürdüğüm avokado maskemi görüp, “Çok kötü gözüküyorsun” dememeli ve benimle birlikte "Sex and the City"yi izlemeli. Şartlarım bunlar! Şimdi bunları da ciddiye alırlar. Espri yaptım.

- Siz bir erkeğe bir ömür boyu bağlı kalabilir misiniz?
Doğru aşkı, gerçek aşkı bulduğumda kalırım tabii, ki bunu yakaladığım da oldu ama yürümedi...

- Yalın mıydı bu kişi?
Yorum yapmayacağım...

- İlişki içinde mutsuzsanız...
Mutsuz olduğum zaman benim için o ilişki hemen biter ve asla arkama dönüp bakmam. Hayatımda dönüp de arkama baktığım ilişkim hiç olmamıştır. Mutsuzsam, o gün benim için biter. Dürüstçe çıkıp giderim yani.

- Peki, biraz da işten konuşalım...
“Yemin” adlı dizi çalışmam devam ediyor. Bu arada rol aldığım “Plajda” filmi bu ay vizyona girecek. Sarp Apak ve Gürgen Öz’le birlikte oynadım. İkisi müthiş seksi, iki kadın oldu. Çekimlerde çok eğlendik. Ben zaten Sarp ile Gürgen'e bayılıyorum. Çok yetenekli ve komikler. Ben filmde komik ve saftoloş bir kızı canlandırıyorum. Bence yılın komedi filmi olacak.

- Şahan Gökbakar’ın Recep İvedik’i rakibiniz olacak.
Recep İvedik, biz onları eledik.

- Yeni projeler var mı?
Bu yaz Amerika'ya gitmek istiyorum. Los Angeles'ta kendimi geliştirme kurslarına başlayacağım. Kendimi eğitmek istiyorum. Çünkü kocaman kadın olduğumda bile kendimi genç kız rollerinde görmek istemiyorum. 10 yıl sonra 18 yaşında bir genç kızı canlandırmak istersem de aman beni durdurun yani.

- Bir dakika, bu "durdurun beni" cümlesini Yalın da söylemişti. "Eğer ben 45 yaşıma geldiğinde hâlâ gençlere ulaşmak isteyen bir sanatçı olacaksam, beni durdurun" demişti...
Evet, bu Yalın'ın lafıdır. Üzüm üzüme baka baka kararır durumu işte...

- Belki biliyorsunuzdur, Eylül ayında Yalın da Los Angeles’a gidiyor. Belki orada karşılaşır, sohbet edersiniz?
Ama ben ABD’ye gitme kararını çok daha önce almıştım ve ondan önce gideceğim. Onun peşinden gittiğim falan sanılmasın sakın!

REKLAM AŞKI YAŞAYANLARA SAYGI DUYMUYORUM

- Yalın’la reklam aşkı mı yaşadınız? Nilay Dorsa bunu iddia etti de...
Buna kimse inanmadı. Bazıları hayal kurarlar, kendi hayallerinin kahramanı olurlar. Bazıları da oturup o hayal kuranları izlerler. Ben, bir günü 20 saat çalışarak geçiren biriyim. Bazı boş gezen insanların uydurması bu işte... O yüzden cevap vermek, beni seven insanlara saygısızlık olur. İnsanlar böyle şeyler uydurmak yerine, kendilerini nasıl geliştirebileceklerini düşünsünler. Ayrıca bir şey daha söylemek isterim ki, böyle reklam aşkı yaşayanlara asla saygı duymuyorum. Bunun toplum içinde başka bir adı da vardır. Bu iş resmen ticarete girer. Neyse böyle konuşanlara, iftira atanlara evren ya da insanlar cezasını veriyor. O yüzden bana bunu söyleyen o kişiyi mahkemeye de vermedim. Böyle işlerle uğraşacak zamanım yok zaten.

ZOR ZAMANLARIMDA EN BÜYÜK DESTEKÇİM YALIN'IN ANNESİYDİ

/_newsimages/4525295.jpg- Bu zor anlarda yanınızda size destek olan biri var mıydı?
Eski erkek arkadaşımın annesi hep benim yanımdaydı.

- Yalın’ın annesi mi?
Evet. Bana çok büyük destek verdi. Onun hakkını hiçbir zaman ödeyemem. Benim annem ile babam oldu. En kötü günümde ben ona sarılıp ağladım. İlişkimiz bittikten sonra da benim yanımda oldu. Onun desteği benim ayakta durmamı, hayata başka bakmamı, yeni kararlar almamı sağladı. Yalnız kaldığım gecelerde düşünüp, doğru yolu bulmamı sağladı. Ona buradan çok teşekkür ederim.

Hürriyet Magazin

1 yorum:

  1. Sayın Tuba Ünsal;
    "Yemin" dizisindeki rolunüzü çok güzel yapıyorsunuz...Bu nedenle neredeyse "Yemin" dizisi dünyanın en güzel dizisi oldu...Size bir istekte bulunmak istiyoruz:Lütfen "Yemin" dizisini yeni vizyona sokun lütfen...Bu arada iş hayatınızda başarılar...Sizin en büyük hayranınızım...

    YanıtlaSil

medyadan

BlogcuZade Master