12 Mayıs 2009 Salı

Aşık olunca Leyla olurum Saadet Işıl Aksoy



Aşık olunca Leyla olurum

Saadet Işıl Aksoy, All dergisine verdiği röportajda Rıza Kocaoğlu ile ilişkisini anlattı.

Şimdilik evlenmeyi düşünmediğini söyleyen genç oyuncu, “Aşık olunca ‘Leyla’ oluyorum, kafam uçup gidiyor. Bir nevi ruhsal hastalık süreci gibi. Tabii ölümcül cinsten değil, tatlı bir hastalık” diye konuştu.

Dili ve Edebiyatı okuyan Saadet Işıl Aksoy, “Hiçbir zaman ‘bilim insanı’ olmadım. Sosyal alanlarda daha başarılı ve mutluyum” diyor.

“Yumurta”daki performansıyla Altın Portakal kazanan Saadet Işıl Aksoy, All dergisine kariyeri ve Rıza Kocaoğlu ile 1.5 yıldır devam eden ilişkisi hakkında konuştu. 25 yaşındaki genç oyuncu, “Aşık olunca ‘leyla’ oluyorum, kafam uçup gidiyor. Bir nevi ruhsal hastalık süreci gibi. Tabii ölümcül cinsten değil tatlı bir hastalık” diyor.

Oyunculuk serüvenin nasıl başladı?
- Sinemaya eskiden beri ilgim vardı. Üniversitede bunun dozu arttı. İçine girdiğim çevrelerin de etkisi var. Boğaziçi Üniversitesi’nde sinema kulübü çok etkilidir. Bir dönem değişim öğrencisi olarak Florida’ya gittim. Altı ay kaldım. İstanbul’a dönünce Pera Güzel Sanatlar’da kamera önü oyunculuk atölyesini buldum. Benim için bir başlangıç oldu. Bu işin derinlerini keşfettikçe kendi derinliğimin de farkına vardım. Ve yeni kapılar açıldı...

Üniversitede ne eğitimi aldın peki?
- Boğaziçi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı okudum. Dile karşı yeteneğim olduğunu yaşım büyüyünce fark ettim. İngilizce’yi seviyordum, edebiyatı da. Hiçbir zaman ‘bilim insanı’ olmadım. Sosyal alanlarda daha başarılı ve mutluyum.

Oyunculuk master’ı yapıyormuşsun...
- Evet, Kadir Has Üniversitesi’nde, geçtiğimiz yıl başladım.

“Bir sürü ödül aldım, eğitime ne gerek var” diye geçmedi mi hiç içinden?
- Hayır. Bu şımarıklık olur bence. Bu benim işim, çok da severek yapıyorum. Kendimi geliştirmeme faydası olacak her şeyi de denerim. Oyunculuğun akademik yanı, pratikten çok başka, çok daha detaylı.

Lisede defterini kaybettiğin için ağladığını duyduk... İnek bir öğrenci misin?
- Sorumluluk sahibi diyelim... İnek deyince asosyallik de var işin içinde. Hiçbir zaman öyle olmadım.

Kate Winslet bu sene Oscar aldığında “Küçükken şampuan şişesiyle çok prova yapmıştım” dedi. Senin de böyle provaların oldu mu?
- Altın Portakal’a gitme hayalim hep vardı. Ödül almayı değil, orada olmayı çok istemiştim. Ödül aldığımda “Bu kadarını hayal etmemiştim” diye düşündüm. O kadar heyecanlandım ki, konuşmam rezaletti. “Herkese iyi festivaller” dedim ya!

Helin Avşar’la bir korku filmi çekecekmişsin?
- Öyle bir projede yokum, çıkan haberleri gördüm. Doğru değil. Ama başka bir film var.

Asıl yeni projen nedir peki?
- Şu an Ali Vatansever’in ilk uzun metraj film projesi “El Yazısı” üzerine çalışıyoruz. Altın Portakal’da senaryo geliştirme ödülü almıştı geçtiğimiz yıl. Haziran ortasında başlayacak çekimler. Bir kasaba hikayesi, içinde drama ve komedi var. Farklı nesillerin yaşadığı benzer şeyler üzerine kurulu. İstanbul’dan gelen bir eczacı rolündeyim.

Bulunduğun projeler çok popüler olmuyor, hayatını nasıl kazanıyorsun?
- Ben de bilmiyorum. Televizyondan, reklamlardan para kazanıyorum. “İşini iyi yap, para gelir” derler ya, öyle oluyor. Hayatımı devam ettirebilecek kadar kazanıyorum. Benim için seyahat edebileceğim, yemek yiyebileceğim kadar paramın olması yeterli.

Biriktirip mi harcarsın yoksa har vurup harman savurur musun?
- Yatırım yapıyorum. Ailem beni destekliyor.

Uzun süreli bir ilişkin var. Evlilik planları yapıyormuşsun...
- Öyle bir haber çıktı ben de gazeteden öğrendim. Planımız yok. Bir süredir birlikte olanlara hemen evlilik soruluyor. Olabilir de olmayabilir de, hayat bu... Evlilik soğuk baktığım bir şey değil. Kalabalık bir ailede büyüdüm ben, hâlâ da ailemle beraber yaşıyorum.

Pembe panjurlu ev, boy boy çocuk gibi hayallerin var mı?
- (Gülüyor) Yok diyemem, bazı hayaller ortaktır. Tabii ‘pembe panjur’a dek gitmiyor bu. İleride kalabalık bir ailem olsun isterim. Ama bununla ilgili bir plan yapmıyorum. Daha zamanı var...

Böyle mutlusun herhalde şimdilik…
- Hayır, yarın ayrılacağım. (gülüyor) Şaka şaka... Beslenebiliyorum, oturup saatlerce konuşabiliyorum. Beni dinleyen, benim de dinlemekten keyif aldığım biri var hayatımda. Aşığım da! Daha ne olsun!

KISKANÇLIK YAŞAMIYORUZ


Ne zamandır berabersiniz?
- Bir buçuk yıl oldu.

Nasıl yani? Altı yıldır beraber olduğunuz yazılıyor.
- Öyle olsa kesin evlenmiştik şimdiye dek. (gülüyor)

Evlilik kadını mısın, aşk kadını mı?
- Ben de bilmiyorum. Aşık olunca ‘leyla’ oluyorum, kafam uçup gidiyor. Bir nevi ruhsal hastalık süreci gibi. Tabii ölümcül cinsten değil, tatlı bir hastalık.

Erkek arkadaşınızla aynı işi yapıyorsunuz, kıskançlık oluyor mu?
- Bunun avantajlarından faydalanıyoruz. Onu mutlu eden bir şey beni neden engellesin ki...

Cinsiyetsiz yetiştik

Bakımlı mısın?
- Güzel kokmak benim için takıntı. ‘Victoria’s Secret’ın ‘Love Spell’ diye bir parfümü var. Denediğim an “İşte benim kokum bu” demiştim. Manikür pedikür yaptırmaktan falan sıkılırım. Çocukluğumdan beri aynı kuaföre gidiyorum. Evde cilt bakımı yapıyorum, dışarıda yaptırmak lüks benim için.

Selülit problemin var mı?
- Selülite elverişli bir yapım var. Kola içmiyorum, yağlı yemiyorum. Dikkat ediyorum. Pilates yapıyorum yeni yeni. Vücudumu doğru kullanmak için yapıyorum onu da.

Kendini seksi buluyor musun?
- Bir programa ayağımda postallarla çıktım. Babaannem anneme “Bu kız niye erkek ayakkabıları giymiş, gitsin kendine kadın gibi ayakkabılar alsın” demiş. O kadar doğru bir yerden bakıyorlar ki . Onlar kadın olduklarının daha farkındalar. Biz cinsiyetsiz yetiştik. Bedenimizi kadın gibi kullanmayı öğrenmedik.

Ufolarla dünya turu yaptım


Ufolarla dünya turu yaptım


Ünlü şarkıcı Reyhan Karaca uzaylılar hakkında Bugün'’e şok açıklamalarda bulundu: “Uzaylılarla 1999'da tanıştım. Bana kanserin ilacını verdiler ama hazır olmadığımız için geri aldılar. UFO ile birkaç saniyede dünya turu yaptım. Sıcak kanlılar, insana güven veriyorlar.

İşte Karaca'nın akıllara durgunluk veren açıklamaları...

Reyhan, bir süredir erkek kardeşin kemik kanseriyle mücadele ediyor. Durumu şu anda nasıl?

Profesör Doktor Harzem Özger, benim için Allah'ın eli... Birçok ülkede yapılmayan çok özel bir ameliyat yaptı, kardeşimin bacağına protez taktı.

Ailenizde başka kanser vakaları görülmüş müydü?

Babam 61 yaşında kanserden vefat etti. Halamın çocukları kemik kanseriydi. Babamın kuzenleri bağırsak kanseriydi. Babaannem bağırsak kanseriydi. Kanser olmaktan çok korkuyorum.

RÜYAMDA GÖRDÜM

Kardeşinin hasta olacağını önceden hissetmiş miydin?

Rüyamda kardeşimin kanser olduğunu gördüm. Babamı da rüyamda görmüştüm. Sonra kanser olduğunu öğrendik.

Çok ilginç, başka var mı?

Sibel Can'ı, annesinin vefat ettiği gün Nişantaşı'nda görmüştüm. Yanına gittim, konuştuk. Dışarıya çıktım. İnanılmaz kötü hissettim. Masmavi gözlü kadının gözleri simsiyahtı. Siyah gözyaşı akıyordu. 2 saat sonra annesi vefat etti. ABD'deki ikiz kulelerin yıkılacağını bir hafta öncesinde görmüştüm. Hülya Avşar'ı da çok gördüm. Sonra annesi hastalanmıştı.

Medyum özellikleri var sende o zaman!

Sanırım. Uzaylıların varlığına da inanıyorum, çünkü onları gördüm. Bu konularla ilgili Sirius Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi Başkanı Haktan Akdoğan ile konuştum. Gördüklerimin gerçek olabileceğini söyledi.

Gördüklerin rüya mıydı yoksa?

Ne rüya ne de gerçek; arasında bir şey.

Uzaylılarla nasıl tanıştın?

1999 depreminden bir hafta önceydi. Uzaylılar beni yatak odamdan alıp götürdüler.

Seni nereye götürdüler?

Sabaha karşı 04.30 civarıydı. Bir adam geldi, uzun boylu siyahlar giyinmişti. Yatak odama geldi. Kel, burnu büyükçeydi. Aldı beni pencerenin önüne getirdi. Uzay gemisini gördüm. Birden beni ışınladı. Ama o ışınlama değilmiş onlar benim odamı uzay gemisi haline getiriyorlarmış. 5-6 tane aynı görünüşte uzaylı vardı. Düşünce yoluyla haberleştik.

TENLERİ KARİDES KABUĞU

Uzaylılar neye benziyor?

Tenleri karides kabuğu gibi. Kocaman kafaları var. Gözbebeği olmayan siyah gözler. Boyları uzun değil. Cinsel organları yok. Dört uzun parmakları var. Burunlar sadece delik. Ağız küçük, dudak yok. İnanılmaz sıcaklar. insana güven veriyorlar.

Sana ne sordular?

Sormadılar. Ben onlara kanserin ilacını sordum. Bana verdiler ama sonra, "Hazır değilsin" dediler, aldılar. Sonra saniyelerle bütün dünyayı gezdirdiler bana. Siyahlı adam, "Her şeyi hatırlayacağın zaman olacak ama şimdi değil, uyu" dedi. Geçen yaz Kumburgaz'a gelen UFO'lardan bahsedildi. Onlar benim gördüğüm uzay gemisiyle aynıydı.

1 LİRA BİLE RAHATLATIYOR

Kardeşin için geçen ay düzenlenen moral gecesinden ne kadar para toplandı?

150 bin lira falan denildi ama elimize 19 bin lira geçti. 1 lira bile beni rahatlatıyor. Yapılan işin bedeli yok.

Bu süreç içerisinde yanında görmek istediğin ama göremediğin sanat camiasından dostların oldu mu?

Hay Allah yanlış anlamışım dediğim insanlar var ama onları da af fediyorum. Gerçekten çok sevdiğim gönül verdiğim sanatçılarla bir kırgınlık yaşadım ama artık onları da affettim. Allah herkese sağlık versin.

CENAZENiZE KAÇ KiŞi GELECEK ONA BAKIN

Kaf dağında yaşayan, tüm amaçları şöhret ve paralarını korumak olan bazı sanatçılar için ne söylemek istersin?

Şimdiye aldanmayacaksın, 'yarın ne olacağım' diyeceksin. O anda toz pembe bulutların arasında kendini star görüyorsun. Ben de yaşadım ama ben hiçbir zaman değişmedim. Bazı arkadaşlarım var, bana değişemezler ama insanlara karşı davranışlarını görüyorum, içimden onları kınıyorum. Güzelliğine güvenme bir sivilce yeter, parana güvenme bir yangın yeter. Mala mülke para yatırmamak lazım. Biraz maneviyata ve insana yatırım yapmak gerekiyor. Çünkü öteki tarafa giderken paranı yanında götüremiyorsun. Cenazene kaç kişi gelmiş, onu soruyorlar. Sen düşün cenazene kaç kişi gelecek? Cenazendeki insanları sayıyorlar. Cenazelerdeki insanlar büyük gözlükler takıp birbirlerini görmeye gidiyorlar. Maneviyat neresinde bunun? Aysel Gürel'in cenaze töreninde gördüm bütün bunları. Vefasızlık var, vefasızlık!

1 Mayıs 2009 Cuma

İkizlerin biri erkek, Gülben Ergen




İkizlerin biri erkek


İkiz bebek beklediği müjdesiyle havalara uçan Gülben Ergen, bebeklerden birinin cinsiyetini öğrendi ama diğeri sürprizi bozmamaya kararlı!

ATLAS'A İKİZ KARDEŞ GELİYOR- Foto-galeri

Instyle dergisine konu-şan Ergen, “Birinin erkek olduğu kesin, diğeri cinsiyetini göstermiyor. Şimdilik sadece beş kişilik aile ile ilgili hayaller kuruyorum” dedi.

Gülben Ergen’in hayatında üç heyecan bir arada: Karnındaki ikiz bebekleri ve bu ay çıkacak yeni albümü... Instyle dergisine verdiği röportajında hayatının en mutlu dönemlerinden birini yaşadığını söyleyen Ergen, ikizleriyle ilgili “Ne cinsiyet, ne isim... Sadece beş kişilik bir ailenin çok eğlenceli olacağını düşünüyorum” diyor.

Bir süredir ortalarda olmayan ve yeni albümü için çalışmalarını tüm hızıyla sürdüren Gülben Ergen, önceleri göz ardı ettiği birkaç belirtiyi dikkate alıp doktora gidince varlığını öğrenmiş karnında büyüyen ikizleri. Bu habere kadar tüm günlerini ve gecelerini kaplayan yeni albüm çalışmaları daha bir heyecan kazanmış.

Genelde 2-2.5 yılda bir albüm çıkartan Ergen, bu kez bir önceki albümün üzerinden bir yıl geçmiş olmasına rağmen bu ay yeni şarkılarla buluşacak sevenleriyle. Bu albümde neler mi var? “Bu albümde olmayanlar daha önemli” diyor Ergen ve devam ediyor, “Bilgisayar katkısı yok, ticari kaygı yok, ‘Bu yaza damgamızı vururuz, bomba gibi geliyoruz’ lafları hiç yok. Kendimi en özgür, en küçük hissettiğim albümdür. Arasına öyle bir karıştım ki sesim söz oldu, melodi oldu. Ben küçülmek istedikçe, tüm enstrümanlar canlı çalınca, albüm akustik oldu. Sesim daha ön plana çıktı.” Hatta albüm kayıtları sırasında, bir şarkısını seslendirdiği Mazhar Alanson’a, “Benim yorumum nasıl oldu da bu denli güçlendi? Nasıl oldu bu iş?” diye sorduğunda Alanson’un yanıtı, “Sen müziği sevdin. Sadece müziği...” olmuş.

YENİ ALBÜMDE BÜLENT ORTAÇGİL ŞARKISI VAR

Ergen’in albümünü farklı yapacak bestelerden birinin sahibi de Bülent Ortaçgil. “Bülent Ortaçgil ve Mazhar Alanson şarkılarına her zaman hayranlık duyar ve dinlerdim. Ama albüm repertuvarımda yer vermek isteyeceğim benim de aklıma gelmezdi. Konseptin sükunetini, sözlerin önemini repertuvarı oluştururken fark ettim ve aradım Ortaçgil’i. Kendimi tanıtıp buluşmak istediğimi söylediğimde sesinde hissettiğim hem şaşkın hem misafirperver tonla, ‘Buyurun tabii,’ demesi aklımın ucunda. Ve Kanlıca’daki evinde buluverdim kendimi. Bu albümde onun bir şarkısını okumak istediğimi söyleyip uzun bir sohbete daldık. Beni o kadar dikkatli dinledi ki. Birkaç şarkısını dinledik birlikte. Bu Su Hiç Durmaz’ı istedim ben, o da ‘Hayırlı olsun,’ dedi.”

Birkaç hafta sonra Ergen’in stüdyosuna misafir olan Ortaçgil, şarkısının aranje edilmiş ve Ergen tarafından okunmuş halini dinlemiş. “Kendimi küçük bir öğrenci gibi hissettim o şarkısını benden dinlerken” diyor Ergen o dakikalara dönünce. Bitene kadar hiç konuşmamış Ortaçgil, sonrasında da, “Çok beğendim, hem de çok içime sindi” deyince Ergen’in yüzünde Japon çizgi filmlerindeki küçük kız çocuklarından alınmış bir gülümseme belirmiş.

“Bu albümdeki şarkıların sakinliği, albümün tanıtımında da devam edecek” diyor Gülben Ergen, BKM’nin tiyatro sahnesinde, 25 kişilik orkestrasının yedi kişiye inmiş haliyle şarkılarını söyleyecek.Yeni albümünden birkaç ay sonra, muhtemelen haziran ayında ev istirahatine çekilecek ve bebeklerini bekleyecek.

BOŞANMA HABERLERİ DEDİKODUDAN İBARET

Basında, “Boşanıyorlar,” haberlerinin çıktığı bir dönemde bu dedikoduları çıkartanlara en iyi cevap bu bebekler aslında. Bu haberlerin nereden çıktığı konusunda da bir teorisi var Ergen’in: “Boşanmak benim mesleğimi yapan arkadaşlarımda maalesef kaçınılmaz son ve bu ortadan ikiye yırtılan hüzünlü resim hem halkın, hem de magazinci arkadaşlarımızın algısında yer ediyor. Adettendir, ‘E yakındır boşanmaları,’ diye başlıyorlar deneme atışlarına. Biz de fazla el ele, göz göze görünmeyi tercih eden bir çift olmadığımızdan, ‘Hmm bak ortalarda da yoklar, demek doğru,’ diye devam ediyorlar. Taa ki, avukatımızdan ağır bir tekzip gidene dek...”
Bu arada Ergen’in göbeği yavaş yavaş belli olmaya başlamış. Yüzüne tam bir hamile güzelliği yerleşmiş. Saçları dümdüz... Ayağında yeşil spor ayakkabılar ve üzerinde aynı tonlarda spor bir hırka... Hayatında pek bir şey değişmediğini (yemek düzeni ve aldığı vitaminler dışında), bol bol su içtiğini, daha çok dinlendiğini ve Neslihan Hoca ile yoga derslerine başladığını söylüyor. Bu arada Atlas’la dıgıdık dıgıdık oynarken daha dikkatli davranıyor artık.

Çekim aralarında dinlenirken arada eliyle bebeklerini seviyor. Bebeklerden söz açılınca heyecanlandığı her halinden belli. “Planlı bir hamilelik miydi bu?” sorusuna, “Bu plan lafını pek anlamıyorum, istek diyelim. Evet istiyorduk ama, ‘Atlas üç yaşına gelsin’ diyorduk. Öğrenince şaşırmakla şükretmek birbirine karıştı” diyor.

İKİZLERİM OLACAĞI İÇİN ÇOK ŞANSLIYIM

“Genelde hamileliklerin ilk üç ayı zordur” derler. Ama bu hamile, Gülben Ergen gibi pozitif bir insan olunca sıkıntılardan söz etmiyor, sadece yaşadıklarına şükrediyor. “Genelde mız mız, ağrılı, sızılı bir tip olmadığım için ve hareketli, neşeli, dinamik olmayı seçtiğim için zorluklar yok denecek kadar azdı” derken de enerjiden gözleri ışıldıyor. Peki ya ikiz annesi olmak? Doktor ultrasondan bakıp, “İkiz,” dediğinde hissettiklerini anlatacak kelime bulmakta zorlanıyor: “Bunun bir lütuf olduğunu, seçilmiş bir kul olduğumu düşündükçe anladım ve hazmettim.” Bebeklerden birinin erkek olduğu kesin, diğer yaramaz ise hâlâ cinsiyetini göstermiyor. Ama, “Terbiyeli bir kız mı geliyor?” sorusu Ergen’in gündeminde yok. Ne cinsiyet, ne de isim düşünüyor... Sadece oluşturacakları beş kişilik aile ile ilgili hayaller kuruyor... İkizler büyümüş, Atlas onlara ağabeylik yapıyor. Sonra hayal aleminden yeryüzüne inip, “Atlas’a ağabey olmak çok yakışacak. Onun ağabeyliğiyle gurur duyacağımı, bana destek olacağını ve asla zorluk çıkartmayacağını çok iyi biliyorum. Kaldı ki müthiş güvendiğim bir pedagogumuz var. Elbette cevabını bilemediğim tüm sorularımı ona danışacağım” diyor. Gözünüzün önüne getirin, iki bebek kucağında, Atlas yanında evlerinin bahçesinde oyun oynuyorlar. Eşi Mustafa Erdoğan o anı fotoğraflıyor. Fonda yeni albümünden bir parça çalıyor sakin sakin... İşte Gülben Ergen için mutluluğun resmi bu.

“Çocuksuz hayat güneşsiz bir dünya benim için, anlamsız, soğuk, yavan, mana yoksunu. Mucize bir şey anne olmak, bir çift göze, o mis kokusuna Allah aşkıyla şükretmek” derken gözlerini kapatıp sanki Atlas’ın kokusunu duymak istermişçesine ciğerlerini havayla dolduruyor Ergen.

STİL NOTLARI

Dışarı çıkarken giyeceklerinizi nasıl seçersiniz?
- En rahat ettiğim modelleri giymeyi tercih ederim. Sırf moda diye leopar giymem mesela. Daracık kıyafetler bana göre değil. Daha çok üzerimden dökülen şeyleri severim. Günlük hayatımda Abercrombie’ler harikadır. Prada, içinde kendimi en rahat hissettiğim markadır. Gece dışarı çıkacaksam Dolce&Gabbana tercih ederim. Eğer bir televizyon programına katılacaksam oturacağım koltuğun ve arka fonun rengini sorarım mutlaka. Koltuk açıksa koyu renk, koyu ise açık renk giyinmeye özen gösteririm. Giydiklerim kiloma göre de değişir tabii. Eğer spor yaptığım ve fiziğime güvendiğim bir dönemse açık renkler giyebilirim.

Mücevher seçimi nasıl yaparsınız?
- Öyle büyük mücevherler tercih etmiyorum. İncecik iplerin ucuna takılmış tasarımlar ilgimi çekiyor. Midnight Express’te satılan Apriati’de çok güzel örnekleri var. Tek taş küpeler ve alyans... Benim taktıklarım bu kadar.

Ayakkabı ve çanta seçimi sizin için hayati midir?
- Ben pek çok kadın gibi ayakkabı tutkunu değilim. Ayakkabı konusunda rahatlık çok önemli benim için. Barbara Bui’nin ayakkabılarıyla rahat hissediyorum kendimi. Bu ara çok rahatsız ayakkabıların moda diye giyildiğini görüyorum. Ama bence ayak sağlığı açısından da hiç uygun değiller.

Makyaj ve saç konusunda kimlere güvenirsiniz?
- Saçlarımı Bahçecik’ten Serpil Külekçi ve Arzu Çevre, makyajımı ise Özlem Kutlu yapar. Son birkaç yıldır Oscar törenlerinde kadınların saçları konusunda oldukça sade olduklarını gördüğümden beri saç konusuna çok takılmıyorum. Çok büyük değişikliklere gerek duymuyorum. Gece de gündüz de hemen hemen aynı modelleri tercih ediyorum. Rengi oturdu zaten. Modeli de biraz kısa ya da biraz uzun ama genelde aynı.

21 Ocak 2009 Çarşamba

Editorya Link Dizini Link Ekle

Editorya.com Link Dizinine aşağıdaki kategoriler altına bloğunuzun linkini ekleyebilirsiniz. Blog açıklamasını ne kadar uzun ve detaylı yazarsanız o kadar iyidir. İlgili kategoriyi seçip "Link Ekle" 'ye tıklayarak açılan formda bilgilerinizi girebilirsiniz.
Lütfen kategori seçmeden Link Ekle meyiniz. Formdaki bilgileri "hiçbir yere" kaydetmiş gibi olacaktır.
Kişisel (102):


Kişisel yani kendiniz ve aileniz ile ilgili blogları buraya kaydedebilirsiniz. |


Internet (23):

Internet ve web teknolojileri ile ilgili blogları bu kategoriye kaydedebilirsiniz. |


Otomobil (5):

Otomobil alış-satış, tanıtım, resim vs.profesyonel veya amatör araba ile ilgili bloglarınızı bu kategoriye ekleyebilirsiniz. |



Ekonomi (5):

Ekonimi, finans, para ve iş dünyası hakkındaki bloglarınızı bu kategoriye ekleyebilirsiniz. |



Fotoğraf (7):

Konu başlıkları fotoğrafcılık veya fotoğraf sanatları hakkında olan blogları bu kategoriye ekleyebilirsiniz. |


El Sanatları (24):


El Sanatları hakkında bloglar bu bölüme eklenebilir. |


Kurumsal (2):

şirket veya kuruluşlara ait websitelerini bu kategori altında listeleyiniz. |



Kollektif (7):

Kollektif veya kolektif olan yani birden çok insanın katılımıyla gerçekleşen blogları buraya listeliyoruz. |


Sinema (4):


Sinema, dvd, sinema sanatcıları haberleri vs. gibi, filmler ve sinema sektörü hakkında konuları bu başlık altında toplayabiliriz. |


Müzik (5):

Olayın içinde düzenli ses çıkaran bir mevzu varsa bu kategori uygundur. |


Moda (9):


Artık sadece üşümeyelim diye giyinmiyoruz. Dolayısıyla ortada çok envarter var. Onları bu kategoriye ekleyebilirsiniz. |


Magazin (3):


Magazin ve güncel ünlü insanlar hakkında haberler, yorumlar, resimler içeren siteleri bu kategoriye koyabiliriz. |


Pazarlama (1):

Ürün tanıtımları gibi, satış ve pazarlama konularını içeren siteleri bu kategoriye ekleyebiliriz. |


Haber (11):

Güncel haberler içeren websitelerini bu gruba ekleyebiliriz. |



Teknoloji (33):


Diğer yerlerde Teknoloji başlığı altında yer alan sitelerimizi burda da aynı başlıkta toplayabiliriz. |


Kültür-Sanat (38):

Edebiyat ve Sanatlar ile ilgili websitelerini bu kategori altında toplayabiliriz. |


Diğer (28):

Mevcut kategorilere yerleştirmediğiniz siteleri şimdilik buraya kaydedebilirsiniz. Uygun bir kategori açıldığında kategorisini değiştirebiliriz.. |



Genel (41):


Belirli bir konu olmayıp değişik mevzularda içerik barındıran siteleri bu kategori altına yerleştirebiliriz. |


Yemek (30):

Yiyecek-içecek, yemek ve beslenme ile ilgili bloglarımızı bu kategori altında listeleyebiliriz. Yemeyip içmeyip blog yazıyorum diyosanız burası orası değil. |


Din (4):

Dini konular ve manevi değerlerle ilgili blogları bu kategoriye listeleyebiliriz. |


Sağlık (4):


Sağlık, temizlik, hijyen, şifa, huzur, sağlıklı yaşam ile ilgili blogları bu kategori altına listeleyebiliriz. |


Spor (5):

Futbol, basketbol, voleybol vs. üzerine odaklanan içeriklerin yer aldığı bloglar. Hareket varsa burası, sadece sağlık ise diğer kategoriyi seçiniz.

Çocuk yapacak adam arıyorum

Çocuk yapacak adam arıyorum
Röpörtaj:Sinem VURAL
Çocuk yapacak adam arıyorum Ziynet Sali, aşk hayatından şikayetçi: "Artık çocuk yapacağım adam arıyorum" diyor.
ZİYNET SALİ FOTOĞRAFLARI
Ziynet Sali, iki CD’den oluşan yeni albümü "Herkes Evine"de hem Türkçe hem de Yunanca parçalar seslendiriyor. Albüm için Yunanlı şarkıcı Anna Vissi’nin söz ve beste yazarı Sofi Pappa ile çalışan, Türkiye’den de Sezen Aksu’nun desteğini alan Sali, "Nazar değmesin satışlar çok iyi gidiyor" diyor. Aşk hayatından ise şikayetçi: "Aşık olmayı çok isterim gerçekten ama olmuyor!.. Artık çocuk yapacağım adam arıyorum."
Birçok ilk aynı albümde toplanmış...- Aslında niyet o değildi ama sonuç böyle gelişti. Bu aslında yılardan bu yana devam eden bir projeydi. Tabii ki albümün içinde birçok ilk var. Ben her zaman farklı olanı yapmayı severim. Sıradan, düz, birbirine benzeyen işler yapma gibi bir durumum hiç olmadı. Bu da ister istemez işe yansıyor.
Bu albümün iki dilde oluşturulmasında Kıbrıslı olmanızın bir etkisi var mı?
- Olmaz mı? Kıbrıs’ın zengin kültürünün içinde İngiliz kültürü, Anadolu kültürü ve Bizans kültürü var. Bu
zenginlikleri kendime pozitif anlamda çevirdiğim zaman gerçekten büyük bir enerji çıkıyor ortaya. Ben buyum işte. Bence çoğu insan hissettiği gibi davranmıyor. Özellikle çabalamadan içinden gelen sesi dinlediğin zaman yaptığın işin lezzeti de bir farklı oluyor. Herşeyden önce bu albümde büyük bir sevgi oldu. Sinan Akçıl olsun Erhan Bayrak olsun Mustafa Ceceli olsun... Sofi Papa zaten baş prodüktörümüz. O sevgi o kadar büyüdü ki kocaman bir yürek oldu bu albümde. Raflardan bile insanlara yansıyor ben bunu görüyorum.
Albümümüzdeki "Beş Çayı" şarkısı Sezen Aksu’ya ait. Nasıl aldınız o şarkıyı? Çünkü herkese vermez Sezen Aksu şarkılarını...
- Yunanistan projemizi anlatıp Sezen Hanım’ın bestelerini kullanmak için izin istediğimizde, "Seve seve Ziynetciğim her zaman" dedi. "Sezen Hanım’dan sıfır bir beste alabilir miyiz" dediğimizde "Beş Çayı" var dediler. Sezen Hanım’ın albüm hazırlığı, kendi koşturmaları vardı ve o yoğunluğun içinde bana "Beş Çayı"nı hediye etti. Gerçekten güzel bir şarkı.
İlk albümü aldığımda şöyle düşündüm: Sinan Akçıl, İzel’in elinden çalınmış...
- Yok canım ben çalmadım. İzel bu albümü ilk dinleyenlerden ve en çok destek verenlerden. Ben birçok demomu İzel’in sesinden dinleyip aldım. Sinan Akçıl’la gerçekten bu şarkıda herhalde bir sinerji oluştu diyebilirim. Müzikal anlamda güzel bir beraberlik oldu. Umarım böyle devam eder.
Peki "Hop Hop"ta Funky C’nin devreye girmesi nasıl oldu?
- Erhan Bayrak o kadar iyi bir aranjör ki öyle hissetmiş, iyi olacağını düşünmüş biz de tamamen akışına bıraktık. Her şey duyguyla gelişti. Funky C’yi tabiiki dinlemiştim ama birlikte çalışacağımızı düşünmemiştim.
Bugüne kadar çıktığınız yerler, söylediğiniz şarkılar kariyerinizi ne doğrultuda etkiledi?
- Çok pozitif etkiledi. Ben saatlerce şarkı söyleyebilirim çünkü o kadar çok seviyorum ki şarkı söylemeyi ve sahnede olmayı... Sahnede mutlu ettiğim sürece mutlu oluyorum. Benim sahneme gelen yüzde 99.5 insan mutlu olmadan ayrılmaz. Ama maalesef artık İstanbul’da gece hayatında mekan diye bir şey yok. Çok isterim olsun ama beni dinlemeye gelen o kadar kaliteli güzel bir kitle var ki onları ağırlayabilecek bir mekan ve vizyon yok. Çok az işletmeci vizyon sahibi. Hiç kimseyi küçümsemiyorum ama maalesef müzik piyasasının bu hale gelmesine sebep diyebiliriz.
MÜZİKTEN KAZANDIĞIMI MÜZİĞE YATIRIYORUM
Klibe çok para harcamışsınız. Nereden geliyor bu veriminiz?
- Çok çalışıyorum. Müzikten kazandığımı yine müziğe yatırıyorum. Yoksa daha lüks bir hayat yaşayabilirim ama ben müzik yapmak, müziğimle var olmak istiyorum. Çünkü yıllar geçtikten sonra bir Ayten Alpman gibi bana da "Ziynet Sali iyi bir yorumcuymuş" desinler istiyorum.
Çok çalışıyorsunuz ve sağlığınızdan da oluyorsunuz galiba?
- Cilt problemi yaşıyorum. On gün yattım bu yüzden. Tıbben hiç birşey bulunmadı. Stres ve yorgunluğa bağlı birşey oldu. n Bu albümünüzle Anna Vissi’nin tahtını sallarsınız...
- Anna Vissi’nin prodüktörüyle çalıştım zaten, hatta Anna Vissi aramış napıyorsun sen diye kadını. Ama Yunanistan Ziynet Sali’yi biliyor artık.
Yunanistan’da sahne repartuarınıza neler ekleyeceksiniz. Türkçe şarkı mı söyleyeceksiniz?
- Bu yola çıktığım yıllarda onların şarkılarını popüler halde burada söyledim. Bir gün bizim şarkılarımızı da orada söyleyeceğim diye hayalim vardı. Artık bu bir hayal olmaktan çıktı. Klasik Türk Müziği’ni çok seviyorlar. Benim de klasik eğitimim olduğu için onlara bir tane sunacağım. Ben iyi şeyler yapmak için geldim. Dünyaya geliş sebebim bu. Nazar değmesin satışlar çok iyi gidiyor. İkinci klibe hazırlanıyoruz.
Taklitle bir yere gelinmez, biliyorum
Gerçekten Jennifer Lopez’e benziyorsunuz.
- Resimlerde görüp de kendini Jennifer Lopez’e benzetmiş diye ön yargıyla yaklaşan çok kişi oldu. Ama röportaja gelince "Gerçekten de benziyormuş" dediler. Biz toplum olarak önce kendi sanatçımıza güvenmiyoruz. Taklitle bir yere gelinmeyeceğini biliyorum. Ben de kendi çapımda iyi işler yapıyorum.
Peki ya aşk hayatınız?
- Aşık olmayı çok isterim gerçekten ama olmuyor!.. Artık çocuk yapacağım adam arıyorum. En çok tıkandığım noktalardan biri de bu. Birlikte olacağım adam çocuğumun babası olmayacaksa boşa zaman kaybetmek istemem. Artık gelişi güzel ilişkiler istemiyorum.
Röpörtaj:Sinem VURAL
Hürriyet

7 Ocak 2009 Çarşamba

Kavak Yelleri'nden Gönül Hoca

Adımı neden bilmiyorlar


Röportaj: Sinem VURAL
Adımı neden bilmiyorlar "Kavak Yelleri"nde canlandırdığı Gönül Hoca karakteriyle tanınan Didem İnselel'den sitem.

Kanal D’nin sevilen gençlik dizisi "Kavak Yelleri"nde canlandırdığı Gönül Hoca karakteriyle tanınan Didem İnselelgerçek adının sokakta bilinmemesinin nedenini özel hayatıyla haber olmaktan kaçınmasına bağladı: "Çoğunluk beni Gönül olarak tanıyor. Ben de yazın birtakım plajlarda boy göstersem ya da gece kulüplerinde görüntülensem benim de adımı bilirler."

- İki sezondur "Kavak Yelleri" dizisinde rol alıyorsunuz. Uzun süren işler oyuncuları bıktırabiliyor. Sizde böyle bir durum söz konusu değil sanırım...

Evet, henüz bıkmadım. Her gün işe giderken ilk günkü heyecanı yaşatacak işler fazla yok günümüzde. Ama bizim işimiz çok güzel. Giderken kendimi mutlu hissettiğim, bir iş gibi görmediğim bir ortamımız var. Gün geçtikte hikâye değişiyor. Ben kasabaya tayini çıkmış bir öğretmenken, şimdi ikiz bebeklere hamile bir polis eşiyim.

- Gönül karakteri, neler kattı size?

Gönül çok farklı bir karakter, o yüzden çok hoşuma gidiyor. Bana sette gerçekten hamileymişim gibi davranıyorlar.
Merdivenlerden çıkarken biri yardım ediyor. Hamilelik genetik olarak kimyamızda olan bir durum olduğu için, benim de tavırlarım değişti. Otururken ayaklarımı uzatıyorum, dikkat ediyorum... Çabuk alışıyor kadın hamilelik rolüne.

- Çekimler çok yorucu geçmiyordur o zaman sizin için...

Geçmiyor. Hamile olduğum için çok fazla iş yaptırmıyorlar. Çok yoğun çalışmadığım için benimki bayağı eğlenceli oluyor.

- Demek ki başka işler yapmaya da zamanınız kalıyor ama siz yapmayı tercih etmiyorsunuz...

Aslında tercih etmeme değil de biraz denk düşmeme meselesi... Birkaç başka iş imkanım oldu. Sinema, tiyatro teklifleri aldım ama şu anki işimle pek uyuşmadı. Hem zamanlar uymadı hem de gelen roller beni tatmin etmedi. Ben zaten 70 bölümdür "Kavak Yelleri"nde bir öğretmeni canlandırıyorum, sinemada bir öğretmen rolü oynamaya da gerek yok diye düşünüyorum. Tiyatro yapmayı çok istiyorum ama bana oyuncu olduğum için gelen bir işin içinde olmalıyım. Beni 'bacak boyu uzun, göğüs dekoltesi kullanılabilir' gözüyle gören bir tiyatronun içinde olmak istemem. O yüzden güzel bir teklif bekliyorum.

- Sinema da birçok oyuncunun hayalidir ama...

Tabi ki benim de hayalim bu ama dediğim gibi ben aynı rolü tekrar etmek istemediğim için gelen teklifi geri çevirdim. Başka bir rol olsun istiyorum.

- Siz sırf kendi rolünüzü tekrarlamamak için gelen teklifleri reddediyorsunuz. Diğer oyuncular yıllardır bu işi nasıl yapıyor?

O kadar çok para kazanıyorlar ki, bazı şeyleri sorgulamıyorlar. Zamanında idealist gibi görünen insanların rakamların sıfırları arttıkça ideallerini kaybettiklerini de gördük. Ama iki-üç yıl öncesine bakarsanız en ateşli, en altı çizili cümleleri onlar sarf ediyordu. Üç oyuncu bir araya gelip sektörden konuşmaya başladığı zaman bu insanlardan, onların sektörde sebep olduğu çöküşten söz ediyor. Tamamen iyi niyetli yapımcılar bazı insanları birkaç projenin içine koydu ve çok ilgi gördü diye o insanlar kendilerini o işin tek lokomotifi gibi hissettiler ve rakamlarını katladılar. Bugün indirim istendiğinde de “Hayır, biz çok yoğun çalışıyoruz. Yapamayız indirim” dediler. Bu sefer ne oldu? Sette 300, 500 /_np/8732/6968732.gifmilyona çalışanlardan ya da işin duayeni iyi oyunculara yapıldı bu indirim.

- Kriz sizi vurdu mu peki? Diziden aldığınız ücretlerde indirim istendi mi?

Kriz bizi vurmadı, öyle bir indirim konusu da geçmedi. Söylendiği kadar ciddi bir kriz olduğunu da sanmıyorum, sanal bir kriz olduğunu düşünüyorum. Asıl krizi yılbaşından sonra bekliyorum.

- İdealistsiniz, peki nasıl geçiniyorsunuz?

Para kazanmadığım zaman daha dikkatli harcamalar yapıyorum. Ailemle yaşıyorum, harçlığımı da annemden alıyorum. Bazı insanlar çok çabuk açılıyorlar. Bu işlerle hemen büyük yatırımlara giriyor ve kendilerini zora sokuyorlar. Hayat bu kadar zor değil bence. Daha rahat yaşamak lazım. Bugün var, yarın yok. Hırslar, egolar bu insanları böyle yapıyor. Zaten o hırs, o ego bende olsaydı, bambaşka bir yerde olurdum. Ama bu yolu kendim tercih ettim. Mutlu olduğum işlerde bulunmak istedim.

- Dizide hamileyi canlandırıyorsunuz, peki sizin yok mu bebek planlarınız?

Benim 'evleneyim, çocuğum olsun, evimin hanımı olayım, düzenli bir hayatım olsun, akşama fasulye yapayım' gibi heveslerim yok. Galiba bu kendi başına olan bir şey değil, birileri bunu hissettiriyor. Bana daha böyle bir şeyi birileri hissettirmedi. Ama bilemem yine de... Eskiden daha katı bakardım. “Asla evlenmeyeceğim, çocuk istemiyorum” derdim. Yaş ilerledikçe yumuşuyorsunuz. Çok hevesim yok ama eskisi kadar da katı değilim. Şimdi dizide bebeklerin doğmasını bekliyorum, o zaman bakacağım. Ya gerçekten “Hayır, bu iş bana göre değilmiş” diyeceğim ya da içimde bir şey uyanacak.

- "Kavak Yelleri" bu sezon bitecek mi?

Gelecek sezon da devam eder diye düşünüyorum. Çünkü çok sevilen bir dizi oldu. Dizide beş aylık hamileyim. Dört ay sonra doğum yapacağımı düşünürsek, dizi normal hızında gitse bile bu sezona sığıyor. İkiz bebek dünyaya getireceğim. Bir de biliyorsunuz, kayınvalidem de hamile. Onun da bebeği olunca üç bebekli bir setimiz olacak. Bir
sahnemiz bir gün sürer herhalde.

PELİN'LE İBRAHİM'İN AŞKI DİZİYE ZARAR VERİR

- Sokakta herkes sizi Gönül diye mi tanıyor, adınızı bilenler de var mı?

Ufak tefek de olsa iyi izleyiciler, oyunculuğumu takip edenler ismimi biliyor. Ama çoğunluk tabi ki Gönül olarak tanıyor. Magazinsel anlamda işimle aynı orantıda hayatıma devam eden biri olmadığım için beni dizideki adımla tanıyorlar. Ben de yazın birtakım plajlarda boy göstersem ya da gece kulüplerinde görüntülensem benim de adımı bilirler.

- Dizide sevgiliyi oynayan Pelin Karahan ve İbrahim Kendirci’nin gerçek hayatta da birlikte olduklarına dair haberler çıktı. Sizce bu haberler diziye zarar verir mi?

Evet, zarar verir. Çünkü bu işin bu kadar başarılı olmasının en büyük sebeplerinden biri de samimi olmasıdır. Mesela Gönül’ü her gün elinde bira şişesiyle Beyoğlu’nun arka sokaklarında görsem, rolündeki samimiyetine inanmam. Ama bu demek değil ki, bir dizide oynuyorsanız her şeyden uzak olacaksınız. Benim de yazın bir aylık tatilim vardı. Her yeri gezdim, Çeşme’de, Bodrum’da tatilimi yaptım. Gece hayatım da vardı. Haftanın iki-üç gecesi ben de dışarı çıkarım.

- Yakalayamıyorlar galiba sizi?

Yakalanmak değil aslında. Çok gizli bir şey yaşıyorumdur, gazeteciler takip edip yakalamıştır, o ayrı. Ama bunun dışında 'yakalanmak' diye bir şey yok magazinde. Zaten neyin nerede olduğunu bilip ona göre hareket eden insanlar var. Onlar kendilerini 'yakalandık' sanıyorlar.

http://www.hurriyet.com.tr/magazin

5 Ocak 2009 Pazartesi

Plastik Estetik Cerrahi

Plastik ve Estetik Cerrahi nedir?

Plastik Cerrahi fiziksel fonksiyon bozukluklarının düzeltilmesini , kazalar, hastalıklar, doğuştan gelen kusur ve bozuklukların azaltılmasını araştıran bir tıp uzmanlık dalıdır.
Plastik kelimesi eski Yunanca’da şekil verme, biçimlendirme anlamına gelen “plastos kelimesinden türetilmiş. Plastik cerrahi hem estetik hem de rekonstrüktif cerrahiyi kapsar.
Estetik cerrahi yüze ve vücuda ait özellikleri şekillendirmeyi ve kişinin görünüşünü düzelterek güzelleştirmeyi amaçlar. Rekonstrüktif cerrahi ise yüzü yada vücudu yeniden inşa eder , fiziksel fonksiyonları onarır ya da güçlendirir. Bir kaza, hastalık yada doğuştan gelen ikinci derecede deformasyonları en aza indirir. Plastik cerrahinin içinde yer alan estetik cerrahide bir rekonstrüksiyon yani bozulan veya deforme olan dokuları yeniden eski haline döndürmek için yapılan onarma işlemidir.
Estetik Plastik Cerrahinin Tarihçesi..
Plastik ve estetik cerrahinin tarihçesi M.Ö. 600 lü yıllara kadar dayanmaktadır. Bu dönemlerden kalan belgelerde Hindistan da ceza olarak kesilen burun ucunun kesildikten sonra nasıl tamir edildiği anlatılmaktadır. Modern anlamda plastik cerrahi 19. yy da gelişmeye başlamıştır. Tarihte bilinen ilk meme küçültme ameliyatı 1669 yılında yapılırken gerçek anlamda başarılı ameliyatların başlaması 1900 lü yılları bulmuştur. Plastik cerrahi gerçek gelişmesini yaşanan savaşlarla özellikle 2. dünya savaşı ile göstermiş, bu savaşlarda ortaya çıkan organ kayıplarındaki onarım uygulamaları ile iyice gelişti. İlk karın germe ameliyatı 1950 ler de liposuction (yağ alma) yöntemi 1960-70 lerden sonra uygulanmaya ve yöntemler gelişmeye başladı. Meme ameliyatlarında silikon protez kullanımı 1963 başlamıştır. Günümüzde oldukça popüler olan estetik ameliyatlarda kullanılan yöntemler hızla gelişmekte ve çeşitlenmektedir.
Güzel olmak neden önemli ve gereklidir?
Plastik ve estetik cerrahiye bu kadar ilginin olması insanların güzel olmak istemelerinden kaynaklanmaktadır. Kadın veya erkek güzel olan insanlar diğerlerinden doğumdan itibaren hayat boyu her zaman daha şanslı ve başarılı olabilmektedir. Güzel bir bebek daha doğar doğmaz bakım odasındaki hemşirelerden daha fazla ilgi görür, ağlayanların içinde herkes ilk onunla ilgilenir. Okul hayatında da, öğretmenleri arkadaşları ona her zaman daha fazla ilgi ve anlayış gösterirler. İş hayatında da bu durum devam eder. İş başvurularında eşit koşullarda her zaman güzel olan aday işi alır. Meksikalı bir plastik cerrahın dediği gibi “Güzellik en iyi referans mektubundan daha etkilidir”. Bu insanların kendilerine güvenleri de fazla olduğu için insan ilişkilerinde daha başarılı olabilirler. Yani kısacası istisnalar dışında güzellik hayattaki başarı için olmazsa olmaz bir gerekliliktir. Plastik ve estetik cerrahinin de amacı kişileri öz güvenlerini kazanmalarına kendileri ve çevreleri ile olan ilişkilerinde daha başarılı ve mutlu olmalarına yardım etmektir.
Neden ve kimler estetik ameliyat oluyorlar?
Dış görünüşünden memnun olan kişi kendisi ile barışık, iş hayatında ve sosyal ilişkilerinde daha başarılı, aşk ve evlilik hayatında daha kolay mutlu olabilmektedir. Dış görünüşünden memnun olmayan, kendilerince kusur olarak gördükleri yerlerinin düzeltilmesi için bize müracaat ediyorlar. Bu kompleks yaptıkları veya kusurlu olduğunu düşündükleri yerlerinin veya işleri gereği ameliyat için bize başvurmaktalar.
Örneğin göğüsleri küçük olan bir bayan hastam ameliyattan 1 ay sonra birisi ile tanıştı ve 4 ay içinde evlendi. Burada etkili olan aslında kızın göğüslerin büyütülmesi değil, kişinin kendine olan öz güveninin artması sonucu insan ilişkilerinde daha başarılı olmasıdır. Diğer bir örnek manken bir hastam meme ve burun ameliyatından sonra işlerinin çok arttığını iyi para kazandığını ve daha popüler olduğunu söyledi.
Çizdiği imajdan memnun olan kişinin özgüveni yerindedir. İşinde ve sosyal hayatında başarılıdır. İlişkilerinde rahattır. Aynaya baktığında burnunun yüzüne hiç yakışmadığını , hamilelikten sonra karnının eskisi gibi dümdüz olmadığını ya da yüzünün elastikiyetini kaybedip sarktığını görüp dış görünüşünün kötü olduğunu düşünenler ve çevreleriyle olan ilişkilerinde tutuk ve uyumsuz davranabilirler
Estetik Cerrahiye en uygun adaylar kimlerdir?
İstatistiklere göre, her yıl, milyonlarca kişi, görüntülerini daha güzelleştirmek için estetik cerrahiye başvuruyor. Bazıları önemli boyutlarda değişiklikler bazıları ise ufak tefek düzeltmeler arayışındalar.
Uzun süre sadece kadınların kurtarıcısı olarak kabul edilen estetik cerrahi günümüzde iyi sonuçları ve avantajlarını keşfeden bir çok erkeğin de ilgisini çekiyor. Örneğin, erkekler ile kadınlar burun ameliyatı konusunda benzerlik gösteriyorlar. Bazı erkekler ise yağlarından kurtulmak istiyor. Erkeklerde yağlar memeler, bel ve karın bölgelerinde toplanırken kadınlarda bel, kalça, uyluk, diz içi ve bazen de karında birikiyor. Diğer popüler olan yöntemde Lazer epilasyon, erkekler de kadınlar kadar estetik görünümü bozduğunu düşündükleri kıllardan kurtulmak istiyorlar.
Birçok estetik ameliyat tekniği ve ekolü olmasına rağmen ameliyata hazırlık genellikle üç aşamadan oluşuyor. Biri, kendinizi psikolojik olarak ameliyata hazırlamanız. Diğeri ise sağlık durumunuzun ameliyata elverişli olup olmadığının saptanabilmesi için laboratuar tahlilleri ve gerektiğinde röntgen çekimi gibi araştırmaların yapılması. Üçüncüsü ise sizin istediğiniz ameliyatın plastik cerrahi uzmanı doktorunuzla olabilirliğinin ve neler yapılacağının kararlaştırılmasıdır ki bu en önemli aşamadır. Burada hastanın iyi bir plastik cerrah seçimi kadar doktorunda estetik ameliyat için uygun hastayı seçmesi yani her iki tarafında birbirine uyum sağlaması çok önem kazanmaktadır.
Estetik ameliyat için en uygun adaylar düzeltilebilir kusurları nedeniyle moral bozukluğu yaşayanlar. Dış görünüşünden rahatsızlık duyan kişi, estetik kusuru düzeltildikten sonra hayata çok daha zevkle bakmaya başlıyor. Yüzünüzü ya da vücudunuzu “düzeltmek” kendinize olan güveninizi yeniden kazanmanızı sağlar. Fakat her zaman da mutluluğu garanti etmiyor. Bir gün burun ameliyatı yaptığım bayan bir hastam ameliyattan hemen sonra yatağında “Doktor bey şimdi de birini bulamazsam ben size sorarım” demişti.
Yakın çevreye karşı…
Kuşkusuz bir çok kişi estetik ameliyatından sonra değişmek istiyor. Ne var ki bu değişimin estetik ameliyattan kaynaklandığının anlaşılmasını istemeyenlerin sayısı da oldukça yüksektir.
Ama erkeklerin estetik ameliyat olduklarını gizlemeleri kadınlara oranla daha güç. Çünkü kadınlar ameliyat izlerini makyajın altında rahatça saklayabiliyorlar. Estetik ameliyat olacağımızı yakın çevremize söylemek sizin kararınıza kalmıştır.Bazıları ameliyat olacağına bütün arkadaşlarına anlatırken bazıları da devlet sırrı gibi gizlerler.Ne var ki çevrenizdekilere estetik ameliyat olduğunuz söylemenin, ameliyat olduğunuzu saklamak için harcayacağınız enerjiden daha kolay olduğunu da unutmayın. Yine de geçiş döneminizi daha az fark edilir kılmanın bazı yolları vardır. En çok önerilen yollardan biri, aynı zamanda tarzınızı da değiştirmektir. Böylece çevrenizdeki kişiler dış görünüşünüzdeki değişikliğin ameliyattan değil, tarzınızdaki değişiklikten kaynaklandığını düşüneceklerdir. Yani, kilo verebilir, saçınızın rengini ya da tarzını değiştirebilir yada gözlük yerine lens takabilirsiniz.
Kime ameliyat olmalıyım.?
Eğer estetik ameliyat olmaya karar verdiyseniz mutlaka bir plastik ve estetik cerrahi uzmanına muayene olmanız gerekmektedir. Bu cerrahın Türk Plastik cerrahi derneğine üye olması ve plastik cerrahi dalında uzmanlaştığını gösteren diplomaya sahip olması gerekir. Sizi ilgilendiren tüm konuları bu uzmandan ayrıntılı olarak öğrenmeli, uygulanacak ameliyat tekniklerinin çeşitlerini ve sizin uygun olanı cerrahınızla birlikte belirlemeli, oluşabilecek komplikasyon ve riskleri önceden ayrıntılı olarak sormalısınız.
En çok neler yapılıyor.
* Burun şeklini güzelleştirme ve burundaki tıkanıklığı giderme…
* Göğüs büyütme…
* Göğüs küçültme ve dikleştirme…
* Göğüsün alındığı durumlarda yeniden meme yapılması…
* Karın germe…
* Liposuction (karın ,bel, kalça, bacaklar, ayak bileği v.s yağlarının alınması)…
* Uyluktaki yağların alınması…
* Alın germe…
* Kaş kaldırma…
* Göz kapaklarının gerilmesi, torbaların alınması…
* Yüz gençleştirme…
* Boyun germe gıdı alma…
* Botox ile kırışıkların düzeltilmesi…
* Dudak kalınlaştırma…
* Yüzdeki çizgilere yağ veya doku kokteyli enjeksiyonu…
* Yüz “peeling” i (soyma)…
* Lazerle yüzdeki kırışlıkların ve lekelerin tedavisi…
* Saç ekme…
* Lazer Epilasyon…
Kaynak :.istanbulplast.com/
------
Plastik Estetik Cerrahi sürekli gelişen, özellikle kadınların giderek daha fazla ilgi gösterdikleri bir konu. Kadınlar sadece güzellik için keyfe keder bir olay olduğunu düşünüyorlar, ama gerçekte tüm insanların bir gün ihtiyaç duyabilecekleri elzem bir konu. Bir arkadaşımın ricası üzerine bu konu üzerine bir yazı yazmak için haberlerde arama yaparak birşeyler toparladım. Bilimsel veya çok faydalı bilgiler verecek değilim, sadece yazı dolsun arkadaşa link olsun diyerek bu yazıyı yazıyorum. (umarım böyle söyledim diye bana kızmaz ama ne diyeyim gerçek bu...:).

Gördüğüm kadarıyla site henüz hazır değil, kısa zamanda hazır olacağını düşünüyorum. Plastik estetik operasyonlar ve sağlık, güzellik, masaj, makyaj, cilt ve yüz bakımı gibi konularda"plastik estetik cerrahi" isimli bu siteyi ziyaret edebilirsiniz.

-----------------

Plastik cerrah arttı fiyatlar düştü, varoşlarda estetik ameliyat patladı
Mesude ERŞAN. Hürriyet


Estetik ameliyat denince film yıldızları, şarkıcılar ya da sosyete akla gelirdi. Ama plastik cerrahi uzmanlarının sayısındaki artış, varoşlarda açılan hastanelerde ameliyatların çok daha ucuza yapılabilmesi bu ameliyatları ‘‘halka indirdi.''
Artık konfeksiyon işçisi, tezgahtar, banka memuru, sekreter, muhasebeci, balıkçı, esnaf, ev kadını burnunu kaldırtma, memesini küçültme veya büyütme, basenlerini şekillendirmeyi lüks olarak görmüyor. İhtiyaçlar erteleniyor, bu ameliyatlara ödemek için para biriktiriliyor. Maksat güzellik olsun.
Varoşlarda estetik ameliyat patlaması yaşanıyor. Sarıgazi'deki Özel İstanbul Dünya Hastanesi plastik cerrahi uzmanı Dr. Gökhan Doğan, hemen her gün bir estetik ameliyat yaptıklarını söylüyor.
İstanbul'un çevre mahallelerinde bu ameliyatları yapan sayısız hastane var. Sadece Gaziosmanpaşa'da 10, Güngören, Bağcılar'da beşer, Zeytinburnu ve Bayrampaşa'da dörder, Esenler, Ümraniye, Kağıthane, Sultanbeyli'de üçer özel hastane ilk elde sayabileceklerimiz.
Gaziosmanpaşa Hastanesi'nde estetik ameliyat yapan Dr. Baki Çokneşeli, İstanbul'daki özel hastane sayısının 138'e ulaşmasının estetik ameliyatları varoşlara yaydığını düşünüyor. Diğer bir etkenin altını Küçükçekmece'deki Doğan Hastanesi Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Dr. Zeki Erksun çiziyor: Plastik cerrah sayısındaki artış. Türkiye'deki 400 plastik cerrahın dörtte biri İstanbul'da çalışıyor. Dr. Erksun'a göre durum böyle olunca arz-talep dengesi oluştu ve fiyatlar daha ‘‘ulaşılabilir düzeyler''e indi. Sonuçta estetik ameliyatlar toplumun hemen her kesiminde yapılabilir hale geldi.
Dr. Erksun'a göre, televole kültürü de estetik ameliyatlara özendiriyor. Basında çıkan estetik cerrahi haberleri talebi artırıyor. Ameliyattan memnun kalanların arkadaşlarının arasında ayaklı reklam gibi gezmesi de önemli. Bir de gelişen tekniklerinin ameliyatları daha az korkulur hale getirmesi de etkiler arasında.
GENÇLER İŞ BULMAK İÇİNBURUN YAPTIRIYORLAR
Dr. Doğan'ın anlattığına göre estetik ameliyatlara her kesim ve yaş grubundan ilgi var ama özellikle gençler arasında yaygın. Varoşlarda en çok hangi estetik ameliyatlar isteniyor derseniz, Etiler ya da Nişantaşı'ndakilerden farkı yok. İlk sırada burun ameliyatları geliyor. Onu meme küçültme veya büyütme, liposuction (vakumla yağ çekme), karın germe ameliyatları izliyor. Son zamanlarda saç ektirmek isteyenlerin sayısında da artış yaşanıyor.
ERKEKLER SAKLIYOR KADINLAR ANLATIYOR
18 yaşında memesine silikon taktıran, liposuction yaptıranlar var. Dr. Erksun'a göre özellikle çalışan genç kızlar burun estetiği ve liposuction yaptırmaya çalışıyor. Tezgahtarlık, banka memurluğu yaparken para biriktirerek ameliyat olan çok sayıda genç kız var. Fiziki görünümün iş bulma ve başarıda etkili olduğunu düşünüyorlar.
Dr. Doğan'ın gözlemine göre erkeklerde ameliyatlarını gizleme, kadınlarda ise tam tersine, anlatma eğilimi var. Dr. Erksun, estetik ameliyata yönelik eleştirel bakışın değiştiğine dikkat çekiyor: ‘‘Artık ayıp karşılanmıyor. Hatta yaptıranlar takdir bile ediliyor. Çarşıda, alışverişte burun bandajıyla rahatça dolaşılıyor. Bandajlarıyla kutlama yapanlar bile var. Silikon taktıran gizlemiyor, dekolte giyerek memelerini ön plana çıkarıyorlar.''
Yine de ‘‘sağlık nedeniyle'' yaptırdım diyenler var. Burun ameliyatı mazereti de pek değişmiyor: ‘‘Nefes alamadığım için ameliyat olmuşken düzelttiler.''
KARIN, BURUN, MEME İÇİN TATİLİNİ FEDA ETTİ
Aynur Koçulu (45 yaşında), bir firmada muhasebeci olarak çalışıyor. Evli ve bir çocuk annesi: ‘‘ Memelerim çok büyük olduğu için sırt ağrılarım vardı. Sağlık nedeniyle memelerimi küçülttürdüm. Memelerim küçülünce karın yağlarına da müdahale edildi. Yağ aldırdım yani. Burnumu kaldırmayı da doktor önerdi, basit bir şeymiş, yaptırdım. Ameliyat olduğumu gizlemiyorum. Tek sorunum bütün gardırobumu değiştirmem gerekiyor. Ameliyat için tatilimden vazgeçtim, tatil parasını hastane de uygun fiyat verince ameliyata yatırdım. Üst Bostancı'da oturuyorum ama ameliyat için daha uygun fiyat veren, işyerimin olduğu Sarıgazi'deki İstanbul Dünya Hastanesi'ni tercih ettim.''
KONFEKSİYON İŞÇİSİ YILMAZ BURNUNU DÜZELTTİRDİ
Erkekler de tıpkı kadınlar gibi en çok burun ameliyatı oluyor. Kepçe kulak ameliyatı isteyen de çok. Erkekler arasındaki yağ aldırma, karın germe ameliyatlarında artış olsa da kadınlar kadar sık değil. 18 yaşındaki konfeksiyon işçisi Yılmaz İpek burnunu düzelttirdi ve şimdi daha mutlu: ‘‘Nihayet oldum. Burnumdaki eğriliği düzelttiler, hemen yanında bir et büyümesi vardı onu da aldılar. Artık her şeyin daha iyi olacağını tahmin ediyorum. Ameliyat parası için abim destek oldu.''
KARI-KOCA AMELİYAT OLDULAR
Ayşe Çakıcı (55 yaşında), ev hanımı, iki yetişkin çocuk annesi ve ekonomik durumu kendi deyimiyle orta halli: ‘‘Kendimi daha iyi hissetmek için ameliyat oldum. Fiyatları araştırdım, İçerenköy'deki bir hastanede kaşlarımı ve göz kapaklarımı kaldırttım. Yüzümü biraz gerdirdim. Ameliyat parasını eşim verdi. Çok memnunum. Eşimde de burun eğriliği vardı, düzeltildi. Yakın bir arkadaşım var, ameliyat olması için ikna ettim, refakatçisi ben olacağım.
PAZARLIKLA BİR YERİNE İKİ AMELİYAT
Birden fazla estetik ameliyat olmak isteyenler de var. Dr. Çokneşeli, ‘‘Bize nasıl, ne kadar zamanda ve ne zorlukla para biriktirdiklerini, daha fazla kenara para koyamayacaklarını söyleyip yardım istiyorlar'' diyor. Dr. Doğan ise, ‘‘700 milyona hem meme, hem burun hem de karın gerdirme ameliyatı yaptığım bir vaka var. Parası olmadığı için onu da ödeyemedi, iki ay vade yaptık. Tabii birden fazla ameliyatın, örneğin meme küçültmeyle karın germenin, aynı anda yapılması daha ucuz'' diyor.
OTOMOBİLİNİ SATTI
Dr. Doğan, ‘‘Sosyo-kültürel düzeyi ne olursa olsun her insanda güzellik arzusu var. Gelirleri gerçekten düşük, evlerinde çok mütevazı koşullarda yaşayan ama ameliyattan vazgeçmeyenler gördüm. Ameliyat parasını denkleştirmek için arabasını satana da rastladım. Sonuçta estetik ameliyat geçirenler kendileriyle daha barışık ve mutlu oluyorlar'' diyor. Ersun'a göre muhafazakar kesimden gelen ve estetik ameliyat olanların sayısı da az değil. ‘‘Bazıları eşleriyle geliyor'' diyor.
AMELİYAT İÇİN 1.5 YIL PARA BİRİKTİRDİ
Zeynep Yılmaz 30 yaşında. Bir tekstil firmasında ortacı olarak çalışıyor: ‘‘Burnumun büyüklüğünden çok rahatsızdım. 25 yaşımdan beri ameliyat olmayı planlıyordum. 1,5 yıldır kenara bazen 70 milyon lira, bazen 150 milyon lira ameliyat parası koydum. Ameliyatımı gizlemedim. Böyle kendimi daha çok beğeniyorum, adımlarım daha güvenli.'
Fiyat farkı büyük
VAROŞLARDA (hastane + doktor ücreti)
Burun estetiği: 1 milyar - 1 milyar 850 milyon lira
Meme silikonu: 1.5 milyar - 2.5 milyar lira
Meme küçültme: 1 milyar lira- 3.5 milyar lira
Karın germe: 1 milyar lira - 3.5 milyar lira
Liposuction: 800 milyon- 2 milyar lira.
BÜYÜK ÖZEL HASTANELERDE (hastane + doktor ücreti)
Burun estetiği: 2.5 milyar lira
Meme silikonu: 3.5 milyar lira (artı silikon protez ücreti)
Meme küçültme: 6 milyar lira
Karın germe: 6.5 milyar lira
Liposuction: 3 milyar lira
ÜNLÜ CERRAH TARİFESİ (hastane masrafı dışında)
Burun estetiği: 2-4 bin dolar
Meme silikonu: 3.5- 5 bin dolar
Meme küçültme: 5 bin dolar
Karın germe: 5 bin dolar
Liposuction: 2- 5 bin dolar
Yazının Devamı >

medyadan

BlogcuZade Master