| ||
Fotoğraflar: Sinan ÖZBALKAN | ||
![]() 1,5 yıl önce yaşadığı fırtınalı günlerin ardından sakin ve dingin bir hayat sürmeye başlayan Tuba Ünsal, yaşadığı hiçbir şeyden pişmanlık duymadığını belirtti.Ünsal, “Kimin ne söylediği, ne düşündüğü umurumda bile değil. Yatağıma yattığım zaman vicdanım rahat. Çünkü ben her şeyi, en ahlaklı şekliyle yaşadım. O yüzden genç kızlar beni örnek alırsa, düzgün genç kız olurlar” diyor. - 1,5 yıl önce yaşadıklarınız, size "Gençlere kötü örnek oluyor" eleştirilerini getirdi. Zor günlerdi, değil mi? - “Eşini aldatan kadın" başlığı altında sürekli gündemindeydiniz... - Şimdi pişman mısınız, yani çekip gittiğinize? - Bütün bu kaos neler öğretti size? - Maddi açıdan da zor bir dönemdi değil mi? - Altı ay mı çalışamadınız? - Maddi açıdan sıkıntı yaşadığınız o günlerde bir taksiye binmişsiniz, fakat paranız yetmediği için taksicinin parasını şarkı söylerek ödemişsiniz, doğru mu bu? - Hangi şarkıyı söylediniz? - Peki... Şu an flörtünüz var mı? - Yeniden evlenmeyi düşünüyor musunuz? - Ama evlilik için şartlarınız olduğunu duydum. Mesela gerektiği zaman ayrı evlerde yaşamak da bu şartlardan biriymiş. - Nasıl olur? - Siz bir erkeğe bir ömür boyu bağlı kalabilir misiniz? - Yalın mıydı bu kişi? - İlişki içinde mutsuzsanız... - Peki, biraz da işten konuşalım... - Şahan Gökbakar’ın Recep İvedik’i rakibiniz olacak. - Yeni projeler var mı? - Bir dakika, bu "durdurun beni" cümlesini Yalın da söylemişti. "Eğer ben 45 yaşıma geldiğinde hâlâ gençlere ulaşmak isteyen bir sanatçı olacaksam, beni durdurun" demişti... - Belki biliyorsunuzdur, Eylül ayında Yalın da Los Angeles’a gidiyor. Belki orada karşılaşır, sohbet edersiniz? REKLAM AŞKI YAŞAYANLARA SAYGI DUYMUYORUM - Yalın’la reklam aşkı mı yaşadınız? Nilay Dorsa bunu iddia etti de... ZOR ZAMANLARIMDA EN BÜYÜK DESTEKÇİM YALIN'IN ANNESİYDİ
- Yalın’ın annesi mi? |
9 Şubat 2008 Cumartesi
Tuba Ünsal Röportaj
7 Şubat 2008 Perşembe
Tolga Çevik Röportaj
| ||
Yeşim ÇOBANKENT Fotoğraflar: Boğaç DALKIRAN-Semih KANMAZ | ||
![]() Formatını kendi yarattığı "Komedi Dükkanı"nda Salih Kalyon ile beraber doğaçlama performans sunan Tolga Çevik, Elle dergisine konuştu.Kendilerini canlı olarak izlemek isteyenlerin sıraya girdiğini söyleyen Çevik, "13 bin kişi bizi izlemek için sırada bekliyor. Dubai’den gelenler, yurtdışından gelişini programa denk getirmeye çalışanlar da var" dedi.
- "Komedi Dükkanı" benim bulduğum bir format olduğu için benim üzerime kurulu. Diğeri takım oyunu. Bir hamur olmak ve üsluba uymak zorundasınız. "Avrupa Yakası"nda antreman yapıyorum, "Komedi Dükkanı"nda kendi maçıma çıkıyorum. "Komedi Dükkanı"nda kendinizle çok fena dalga geçiyorsunuz. Bu yeni nesil Türk komiklerinin pek girmediği bir alan... - Sahnede olmak için zeki bir insan olmalısınız. Zeki adam sahnede ne yapacağını bilir. Bulduğumuz formatta iki tane zeki adamı bir araya getirip sahnede gerizekalıyı oynatıyoruz. Seyirci seyrederken bizim gerizekalı olduğumuzu sanmasın diye de bir üçüncü kişi olarak yönetmenin dış sesine yer veriyoruz. İlk 12 bölümde seyirci, "Bu herifler ne kadar salak" diye düşünürken şimdi bizim arkamıza geçti. Sizi tiyatro sahnesinde izleyen küçük grupla sıcak bir ilişkiniz var. İkinci grupsa bu programı evlerinde beyazcamdan izleyenler. Dengeyi nasıl kuruyorsunuz? - Sahnede dibimize gelen seyirciyle evdeki seyirci arasında bir bağ kuruyoruz. Oyuna gelen seyirciyi öyle bir çıldırtıyoruz ki, televizyon başındaki "Biz de gidelim şunları izlemeye" diyor. Bütün derdimiz o zaten, çünkü ben de seyirci görmek istiyorum. Tiyatro kökenli olduğum için sadece kameraya bakmak bana o kadar zevk vermiyor. Formatı denemek için piyasadaki arkadaşları seyirci olarak getirdik ve 64 kişilik bir salonda çektik ilk kez. Seyirciler ikinci programdan itibaren bilet almak istedi ve şu an 13 bin kişi sırada bekliyor. Dubai’den gelenler, yurtdışından gelişini programa denk getirmeye çalışanlar... Yakında dünya turnesine de çıkacağız. İnsanlar programı yabancı arkadaşlarına da seyrettiriyorlar ve anlamadıkları halde çok güldüklerini söyleyen yabancı lisanda mail’ler geliyor. Charlie Chaplin durumu yani.
- Çoook. Benim hayatım bu. 12 yıldır bu işteyim ve en çok inandığım şeyi yapıyorum. Türk sinemasında Ses Dergisi yarışmasında star olan birinden komedyen çıktı mı? Hayır. Komedyen olmak tiyatro kökeni ve adap gerektirir. Sadece kameraya bakarak oynayan insanlar burunları havada gezer, çünkü hiçbir zaman seyircinin gözüne bakmamışlardır. Oysa tiyatro adabınız varsa, seyircinin sizi sevişini, sevmeyişini yaşadıysanız, bu işin matematiğini çözersiniz. Oyunculuk skalanız epey geniş. Trajedi ve dram oynarken neden komediyi seçtiniz? - Programdan salondaki seyirciyi çıkarın, herkes halimize ağlar. Durumun komediyle hiç ilgisi yok, gerçekten çok acıklı iki insan var. Bir tanesi 65, diğeri 35 yaşında hiçbir şey olamamış iki zavallı. İnatla da bir şeyler yapmaya çalışan, "loser" iki insan... Ayrıca hayatımda çocuklarımın olduğu ve rahatlamak istediğim bir dönem. Benden komik şeyler görsünler ve içleri açılsın. Sonra ne yaptığımı anladıkları zaman belki tekrar drama dönerim. Amerika’da tiyatro eğitimi almak sizi nasıl etkiledi? - Burada konservatuvarı kazanamadım. Bizdeki sistem çok saçma, zaten iyi oynayabilecek adam niye gitsin ki okula? Amerika’daysa sizdeki hamuru görürler ve öğrenmeyi öğrenirsin. Türkiye’de oyuncular hocasından ayrılınca topal olur. Sahnede ya ağlar gibi yaparsın ya da gerçekten ağlarsın. Ben ağlamayı seçiyorum. Gibi yaparsanız, seyirci de sizi seviyormuş gibi yapar.
- Ben 1974 doğumluyum ve apolitik bir insanım. Tek politik görüşüm: "Herşey daha güzel ve insanca olmalı!" Peki "Komedi Dükkanı" size çok para kazandırdı mı? - Salak değilim tabii, para kazanmıyorsam niye yapayım? Yine de trilyonlar kazanacak hale gelmek için programın miyadının dolmasını beklemeyeceğim. Bir şey üretip üzerine yatarsanız bir gerizekalı gibi yaşarsınız. Bu tembelliktir. Başarının sırrı ailede yatar Genç yaşta iki çocuk sahibi olmuş mazbut bir aile babası olarak, şöhretli Türk erkeği tipolojisine uymuyorsunuz. - Şöhret çok şaka bir şeydir. Başarının sırrı ailede yatar. Aile olayını kuramamışsanız geçmiş olsun. Bizde öyle şeyler de aradılar; Beyoğlu’nda Engin Günaydın’ın evinden çıkıyorum, "Yengenin haberi var mı?" diye soruyorlar. Eşim ünlü bir aileden geliyor, ama umrunda bile değil, çünkü o taraklarda bezi yok. Onun işi benimle. Yaşıtları Bağdat Caddesi’nde gezerken o 25 yaşında iki çocukla uğraşıyor. Oğlumuz (Tan) 2,5, kızımız (Tuna) 1,5 yaşında. Yanlış bir birliktelik hayatımı altüst edebilirdi ama benimki çok doğru bir birliktelik. Şu anki durumum onun müsamahası ve özverisinin bir sonucu çünkü biz bir takımız. Benim örneğim 50 senedir evli olan Gazanfer Özcan. Bizim aile yapılarımız da bunu gerektiriyor. Sanatçılık senin işin, sanatçı yaşam tarzı filan, bıraksınlar bu işleri. Biz bayramın birinci günü onun ailesinde, ikinci günü bizim taraftayız. Bunu seviyoruz... |
| ||
![]() "Binbir Gece" dizisinin Şehrazat'ı Bergüzar Korel, önceki akşam sevgilisi Tan Sağtürk ile birlikte Zorba Taverna'daydı... Grek müziğin ünlü sesi Fedon'un şarkıları eşliğinde geç saatlere kadar eğlenen çift, yaptıkları sirtaki şovla alkış aldı. Fedon'un romantik şarkılarında sarmaş dolaş olan Korel ve Sağtürk, hareketli parçalarda ise yerlerinden fırlayıp sirtaki yapmaya başladı. Ayrıca sahnede onlarca tabak kıran çift, sabahın ilk ışıklarına kadar eğlenceye devam etti. |
Beyazıt Öztürk Röportaj
| ||
Yaşar ÇAKMAK | ||
![]() Beyazıt Öztürk, "Hiç aşık olmadım, öyle büyük bir aşk yaşamadım. Zaten uzun vadeli bir ilişkim de olmadı. Bu arada Özlem Işık'la nişanlandığım haberleri asılsız. Bir tanışmamız, sohbetimiz oldu, ama oralara kadar uzamadı. O işi fazla abartıp, fazla ayyuka çıkardılar ve bir efsane haline geldi. Biriyle nişanlılık dönemine kadar gitseydim, söylerdim."
- Bunu bana beş sene önce sormuş olsaydın, "Evet" derdim. Çok arada, dönem dönem, bir yerde bir şarkı çalınca gidip geliyorum, gözüm dalıyor, ama artık hayat şekillendi hepimiz için. Mesleğim bu, etim bu, budum bu, çevrem bu ve yaşayacağım şeyler bunlar. Bu saatten sonra Eskişehir’e yerleşip bir şeyler yapmam çok zor. Sanatçılar arasından görüştüğün, "dostum" diyebileceğin kimse var mı? - Var. Kubat, Hüseyin Turan, Demet Akbağ, Yavuz Bingöl... Onun dışında çok fazla kişi yok. Demet’le (Akalın) bir röportaj yapmıştım ve "Ben her programa çıkmıyorum" demişti. Ama sana hiç "Hayır" demiyor. Beyaz Show reytingi yüksek bir program. Sanatçılardan katılım için teklif geliyor mu hiç? - Demet’ten hiç gelmedi. Demet ne zaman istesek geldi programa ayrıca. Onunla yaptığımız programlar da hep keyifli geçti. Bazı sanatçılar "Daha önce gittim, çok keyifli geçti, bir kere daha gitsem zarar görmem" diyebiliyorlar. Ama para isteyen sanatçılar da oluyor. Bazen kostüm de yaptırabiliyoruz. Bunda bir yanlış görmüyorum. Geliyorsun, fikir satıyorsun. Kanal para kazanıyor, yapım kazanıyor, sen de bundan üç, beş bir şey kazanabilirsin. 12 senelik Beyaz Show tarihinde Türkler’den dört ya da beş kişiye bedel ödemişizdir. Yurt dışından gelenlere tabii ki ödüyorsunuz. Türkiye’de kimlere para ödediniz? İbrahim Tatlıses olabilir mi mesela? - İbrahim Ağabey’den hiç böyle bir talep olmadı. Bir, iki kişiden oldu ama isim vermem. "Sezen Aksu gelsin" dedin, geldi... - Sezen (Aksu), böyle bir şey talep etmediği gibi yapılabilecek en güzel şeyi yaptı bana. Programdan iki gün önce yanına gitmiştim. Benim dört senelik talebimden sonra, "Tamam gelirim" demişti. Mini bir toplantı yaptık. Yaşar Gaga, ben ve Sezen Aksu. Ne konuşacağımızı sordum program akışında, "Ne istiyorsan konuşuruz Beyaz, bunları burada konuşmayalım" dedi. Zaten ben edebimle bu işi yapan bir adamım, girilecek girilmeyecek konuları biliyorum. Benimki de bir röportaj. Ondan dolayı ayarımı biliyorum ama karşı tarafın bu kadar açık ve net olması çok güzel bir şey. Programda da öyle söyledi. O rahatlık programı uçurdu. Öteki türlü kasıyorsun çünkü. Zülfü Ağabey’in (Livaneli) programı da güzeldi mesela. Beyaz sıkı bir çapkındı. Buna rağmen genelde yakalanmamayı da beceriyorsun? Nasıl oluyor? - Bunun adını "çapkınlık" koymak istemiyorum. Siz koyabilirsiniz, istediğiniz ismi verebilirsiniz, ama beş sene önce hayatıma biraz çeki düzen vermem gerektiğine karar verdim. İşim yerinde, konumum yerinde, seviliyorum. Ama Evlilik düşüncesi var mı? - Benim işim, evlilik kadar büyük bir sorumluluk. Evlendiğim anda o tarafa gitmem lazım. Yani kendimi geri çekmeliyim. Şu anda da aklımın ucuna gelmiyor açıkçası. Zaman zaman "Şunu da yapsaydım" dediğin şeyler oldu mu? - Benim en büyük eksikliğim İngilizce. Dünyayı gezmek isterdim. Maddi imkanım var ama yurtdışına çok fazla çıkmıyorum. Az İngilizce bildiğim için çekiniyorum.
- O açıklamanın öyle olmadığını öğrendik biz. Bu sene de yeni bir kampanya başlattık "Tarkan gelsin" diye. Vallahi isterim canlı yayında konuğum olsun. İstediği her şeyi konuşabiliriz, konser verir, dilediği her şeyi yapabilir. Bir kere olsun ağırlamayı çok isterim. Ben hiç aşık olmadım Aşık oldun mu hiç? - Olmadım ya! Öyle bir aşk yaşamadım. Zaten uzun vadeli bir ilişkim olmamıştı. "Havaalanı" dizisinde oynayan Özlem Işık ile birlikte olduğun, hatta ilişkinin nişanlanmaya kadar ilerlediği kulağıma gelmişti... - Öyle bir yere kadar gitmedi. Bir tanışmamız, sohbetimiz oldu, ama oralara kadar uzamadı. O işi fazla abartıp, fazla ayyuka çıkardılar ve bir efsane haline geldi. Ama öyle bir durumumuz olmadı. Ona bakarsan Bursa’da öğretmen birisi de varmış. Yazılıp çiziliyor böyle şeyler. Ben birisiyle nişanlılık dönemine kadar gitseydim, söylerdim. |
23 Ocak 2008 Çarşamba
Mustafa Sandal ve Emina Türkcan'ın Valentino imzalı nikahı
| ||
![]()
MUSTAFA Sandal, 3.5 yıldır birlikte olduğu Saraybosna'lı Emina'yla 14 ocak'ta Kuruçeşme'deki Hotel Les Ottomans'da sessiz sedasız evlendi. Sadece 30 kişilik davetli topluluğunun bulunduğu nikahta Mustafa Sandal'ın nikah şahitliğini KVK şirketinin genel müdürü Bülent Çavuşoğlu, Emina Türkcan'ın şahitliğini ise Bizera isimli kız arkadaşı yaptı. Büyük bir gizlilik içinde yapılan ve Beşiktaş Belediyesi memurunun kıydığı nikahın bütün hazırlıkları Arnavutköy'deki Dolce kafenin sahibi Nilgün Ertuğ tarafından yapıldı. Nikah masası ve davetlilerin oturacağı masa ve sandalyeler Fransız dantel ve ipek organze kumaştan hazırlanırken, masaların üzerine İtalyan Massimo imzası taşıyan şamdanlar konuldu. Gelin ve damatlık moda dünyasının ünlü ismi Valentino imzalı... Emina Valentino'nun sade bir gelinliğini giyerken, Mustafa Sandal ise ünlü modacının papyonlu siyah bir takımını tercih etti. Gelinin gelin başı, elindeki buketi ve düğün pastası da yine Nilgün Ertuğ tarafından hazırlandı. |
Dilek Hanif defilesi
| ||
Erhun GEYİSİ/PARİS, (DHA) | ||
![]() Dünyaca ünlü Türk moda tasarımcısı Dilek Hanif’in son kreasyonu, Haute Couture Haftası çerçevesinde modanın başkenti Paris’te sergiledi. |
Lezbiyenler Ece Gürsel 'in Peşinde
| ||
![]() Yaşadığı aşklar ve iddialı açıklamalarıyla gündemden düşmeyen manken Ece Gürsel, erkeklerden çok kadınların peşinde olduğunu söyledi. |